Makale KoleksiyonuArticle Collecitonhttps://hdl.handle.net/11491/21632024-03-28T18:15:52Z2024-03-28T18:15:52ZMehmed Nâzım Paşa’nın Oğlu Hikmet ve Torunu Nâzım’a NasihatleriDemir, Hiclâlhttps://hdl.handle.net/11491/82932022-06-07T06:06:50Z2021-01-01T00:00:00ZMehmed Nâzım Paşa’nın Oğlu Hikmet ve Torunu Nâzım’a Nasihatleri
Demir, Hiclâl
Klasik Türk edebiyatında önemli bir yeri olan nasihatnâmeler, içerdikleri dinî, tasavvufi, ahlaki öğütlerle toplumsal yaşamın düzenlenmesinde rol oynamışlardır. Yüzyıllar içinde pek çok örneği kaleme alınan nasihatnâmelerin evlada yazılmış olanları samimiyetleri ile dikkat çeker. İslamiyet’in ideal insan öngörüsüyle şekillenen öğütler, ebeveynin yaşam deneyimiyle birleşir ve evlada bir hayat rehberi olarak sunulur. Klasik edebiyatın evlada yazılmış son dönem nasihatnâmelerinden biri Mehmed Nâzım Paşa’ya aittir. Muhâtaba adlı eserinin üçüncü baskısına eklediği Hikmet, Nâzım başlıklı nasihatnâmede Mehmed Nâzım Paşa hem oğlu Hikmet’e hem de torunu Nâzım’a seslenmiştir. Mesnevi şeklinde yazılan eser “Ahlak”, “İlim”, “Söz”, “Vatan” ve “Vazife” başlıklarından oluşur. Bu makalede, 1328’de (1910/1911) yayımlanan eserde yer alan bu başlıklar içerik olarak incelenmiş ve klasik dönem nasihatnâmeleriyle karşılaştırılmıştır. Mehmed Nâzım Paşa’nın “Ahlak” ve “Söz” başlıklarında, genel olarak klasik dönem nasihatnâmelerindeki öğütlere yer verdiği görülür. Nasihatnâmelerde “ilim” ile kastedilen daha çok dinî ilim iken Mehmed Nâzım Paşa, fen bilimlerinin insanlığa katkılarından da söz etmiştir. Osmanlı Devleti’nin yaşadığı askeri ve siyasi sorunlara uzak kalmayan şair, nasihatnâmesine “Vatan” ve “Vazife” başlıklarını da ekleyerek yenilik yapmıştır. Bu bölümlerde ülke toprağının düşmana karşı savunulması ve devlet görevlilerinin vazifelerini layığıyla yapmaları hususu vurgulanmıştır.; Advice-letters, which has an important place in classical Turkish literature, played a role in the regulation of social life with the religious, mystical and moral advice they contain. Advice-letters, many examples of which have been written over the centuries, draw attention with their sincerity. The advices shaped by the ideal human foresight of Islam combines with the life experience of the parents and are presented to children as a life guide. One of the last period’s advice-letters written for children in classical literature belongs to Mehmed Nâzım Pasha. In the advice-letter titled Hikmet, Nâzım, which he added to the third edition of his work called Muhataba, the poet addressed both his son Hikmet and his grandson Nâzım. The work was written in the form of Mesnevi; it consists of the titles "Morality", "Science", "Word", "Homeland" and "Duty". In this article, these titles in the work published in 1328 (1910/1911) were examined in terms of content and compared with the advices of the classical period. It is seen that Mehmed Nâzım Pasha generally included the advices in the classical period advice-letters under the titles of "Morality" and "Word". While what is meant by “science” in advice-letters is mostly religious science, Mehmed Nâzım Pasha also talked about the contributions of science to humanity. The poet, who did not stay away from the military and political problems of the Ottoman Empire, made innovations by adding the titles of "Homeland" and "Vazife" to his advice-letters. In these chapters, it is emphasized that the country's territory should be defended against the enemy and that the state officials should do their duties properly.
2021-01-01T00:00:00ZBir Tarihî Vesika: Ali İlhami Dede’nin Bilinmeyen DivanıNazlı, Atiyehttps://hdl.handle.net/11491/82892022-06-07T10:33:33Z2021-01-01T00:00:00ZBir Tarihî Vesika: Ali İlhami Dede’nin Bilinmeyen Divanı
Nazlı, Atiye
Alevi Bektaşi tarikatı içinde yetişmiş son postnişin olan Ali İlhami Dede hakkında kaynaklarda çok az bilgi bulunmaktadır. Daha önce birkaç farklı kitapta rastlanan şiirleri, torunu tarafından düzenlenerek 20. yüzyıl başlarında yaşadığı çevre başta olmak üzere, dergâhının bulunduğu mekân ve tarihi gelişiminin de yer aldığı bir divan olarak yayınlanmıştır. Ali İlhami Dede’nin hayatı hakkında satır aralarında yer alan sınırlı bilgiler dışında, eserde gördüğümüz şairin bağlı olduğu dergâhın 10. yüzyıldan itibaren piri ve posta oturan dede ve babaların ad silsilesi oldukça önemlidir. Tarihî kaynaklarda yer alan Battal Gazi’nin medfun bulunduğu yer, devamında Danişment Gazi ile olan bağı, Selçuklu Hakanları ve Osmanlı Padişahlarının dergâhla olan bağları, yaptırdıkları bakım ve onarımların ayrıntılı olarak anlatıldığı eserde, özellikle türbelerde bulunan kitabelerin divana aktarılması Alevi Bektaşi silsilesinin çıkarılması açısından da önemlidir. Divan’da Ali İlhami Dede’ye ait 49 şiir yer almaktadır. Dört, beş ve altı mısralı bu şiirlerin, hem aruz hem de hece ölçüsü ile yazılması, Onun Türk şiirinin genel özelliklerini bildiğinin de göstergesidir. Şiirlerin konuları, Hz. Allah sevgisi, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hüseyin, on iki imam, Kerbelâ, Battal Gazi, Hacı Bektaşi Veli üzerinde odaklanırken ayrıca tabiat güzellikleri, tarikat kuralları, aşk ve dünyanın faniliği de işlenmiştir. Ali İlhami Dede şiirlerinde genel olarak İlhami mahlasını kullanmış ancak bazı şiirlerinde bir tamlama ve betimleme unsuru olarak ‘Abdal, Derviş, Fakir, Garip’ gibi tasavvufi kavramlarla İlhami Abdal, Garip İlhami, Fakir İlhami ya da İlhami Derviş mahlaslarını da kullanmıştır. Çalışmamızda, Ali İlhami Dede’nin divanında yer alan Alevi - Bektaşi tarikatının Battal Gazi ile olan bağlantısı ve onun şiirlerinin konuları ve tanıtılmasına yer verilmektedir. Çalışmamızın bu önemli mutasavvıffın şiirleri hakkında ilk çalışma olması açısından da yol gösterici olacağını düşünmekteyiz.; There is very few information in the sources about Ali İlhami Dede, the last postnishin (Mawlavi sheikh) who grew up in the Alevi Bektashi order. His poems are included in several books, while his poems collected by his grandson have been published as a diwan, including the place where his lodge is located and its historical development, especially the environment where he lived in the early 20th century. Apart from the information about the life of Ali İlhami Dede between the lines, the name range of the grandparents and fathers who managed the lodge since the 10th century is very important. In the work in which the place where Battal Gazi is buried in historical sources, his bond with Danişment Gazi, the ties of the Seljuk Khans and Ottoman Sultans with the lodge, the maintenance and repairs they have done are explained in detail, transferring the inscriptions found in the tombs to the court is also important in terms of extracting the Alevi Bektashi lineage. There are 49 poems of Ali İlhami Dede in the Divan. While these poems are seen as four, five and six lines, at the same time, they are written with both syllabic meter and aruz prosody, which is an indication that he knows all the features of Turkish poetry. The subjects of the poems are the love of Hazrat Allah, Hazrat Prophet Muhammad (Pbuh), Hazrat Ali, Hazrat Hasan and Hüseyin, the twelve imams, Karbala, Battal Gazi, Haci Bektashi Veli, and also the beauties of nature, the sect rules, love and the mortality of the world. Ali İlhami Dede used the pen names İlhami, İlhami Abdal, İlhami derviş, İlhami Fakir, Garip İlhami in his poems. In our study, the connection of the Alevi Bektashi sect with Battal Gazi, which is on the council of Ali İlhami Dede, and the subjects and introduction of his poems are included.
2021-01-01T00:00:00Zİmparatorluğun Kayıp Nesli: Cezmi VakasıDemiryürek, Meralhttps://hdl.handle.net/11491/82792022-06-08T13:26:15Z2021-01-01T00:00:00Zİmparatorluğun Kayıp Nesli: Cezmi Vakası
Demiryürek, Meral
Osmanlı İmparatorluğu modernleşme çabaları kapsamında Batı’ya yönelince devlet işleri kadar bireysel ve toplumsal konular da bu durumdan etkilenir. Özellikle eğitim politikasındaki yenilikler, çocukların ve gençlerin yetiştirilmesiyle ilgili farklı yöntemleri beraberinde getirir. Bu aşamada ihtiyaç duyulan kurumlar, araç-gereçler ve uzman kadroların eksikliği hissedilir. Varlıklı aileler çocuklarını yurt dışına gönderirler, bulundukları çevrede eğitim ehli olarak gördükleri gayrimüslimlerden yardım alırlar. Kimi şair ve yazarların yaşadığı olumsuz tecrübeler, Türk edebiyatına yansımasına rağmen meseleyi bu açıdan ele alan bir çalışma yoktur. Hâlbuki Tevfik Fikret ve Fatma Aliye Hanım’ın çocukları din değiştirir. Ali Ekrem Bolayır’ın kızı Selma, Türk vatandaşlığından çıkarak Amerika’ya yerleşir. Oğlu Cezmi’yi yurt içinde ve yurt dışında yabancı okullarda okutur, özel hocalardan dersler aldırır. Namık Kemal’in torunu sıfatıyla geleceğin umudu olduğu fikrini aşılar, ancak Cezmi, 21 yaşında intihar eder. Sonuç olarak diğer çocukların seçimleriyle birlikte Cezmi’nin ölümü, bir neslin kaybını temsil ettiği için bu çalışmada, Cezmi’nin kısa hayatı özelinde aile, toplumsal yapı ve yeniliklerle şekillenen eğitim sürecinin XX. yüzyıl başlarında yetişen bir genç üzerindeki etkilerinin geniş bir perspektiften değerlendirilmesi amaçlanmıştır.; When the Ottoman Empire began to become a modern state, all individual and social issues were affected by this situation. With the innovations in education policy, different methods emerged in the upbringing of children and young people. In this context, the lack of expert staff and institutions were also felt as much as the necessary tools. Wealthy families either sent their children abroad, they got help from non-Muslims, whom they were accepted as modern in education. Although the negative experiences of some poets and writers reflected to Turkish literature, there is not any research about this topic. Tevfik Fikret's son and Fatma Aliye's daughter converted to religion as a result of their Western-style education. Ali Ekrem's daughter refused Turkish citizenship and settled in the USA. Ali Ekrem's son, Cezmi studied at elite schools in Turkey and abroad, and took lessons from private teachers. As Namik Kemal's grandson, he instills the idea that he is the hope of the future. But when he was only twenty-first years old, he committed suicide. Consequently, with the chooses of other children since Cezmi’s death represents a lost generation, in this present study it is aimed at evaluating the effects of family life, social structure and innovation in an educational process on a young man who lived in the early 20th century.
2021-01-01T00:00:00ZKemalzade Ali Ekrem İle Tokadizade Şekip’in Eserlerinde Evlat AcısıDemiryürek, Meralhttps://hdl.handle.net/11491/82592022-06-08T13:33:43Z2020-01-01T00:00:00ZKemalzade Ali Ekrem İle Tokadizade Şekip’in Eserlerinde Evlat Acısı
Demiryürek, Meral
Edebiyat araştırmaları yeni belgeler ışığında bilinmeyen veya az bilinen gerçekleri aydınlattığı gibi görünmeyen bağları da ortaya çıkarabilir. Özellikle birinci elden kaynakların kıymeti çok büyüktür. Kişisel arşivlerde bulunan mektup, günlük, fotoğraf hatta kupürlerden yola çıkılarak edebî sahadaki kimi boşluklar doldurulabilir. Olayların perde arkası görünür hale gelebilir. Bu bağlamda sayıları sürekli artan mektup yayınları önemlidir. Türk edebiyatının çok mektup yazan isimlerinden Kemalzade Ali Ekrem (Bolayır)’in Tokadizade Şekip’e yazdığı mektuplar, iki edebî şahsiyetin evlat acısını gözler önüne serer niteliktedir. Ayrıca her iki şairin de ailelerinde birden fazla yaşadıkları trajedilerin aynılığı ve bunun sonucunda doğan duygularının benzerliği yazdıkları mektuplardan başlayarak şiirlerine yansır. Çağdaş olan bu iki ismin söz konusu mektup ve şiirleri incelendiğinde aynı tema etrafında iki farklı kalemin olaylara ve hayatın gerçeklerine yaklaşım biçimi açıklık kazanmaktadır. Sonuçta Ali Ekrem ve Tokadizade Şekip’in evlat acısı karşısındaki hem baba hem sanatçı olarak bakış açıları tespit edilebilmektedir.Bu çalışmanın amacı, Kemalzade Ali Ekrem ile Tokadizade Şekip’in mektup ve şiirlerinden hareketle hayatlarından eserlerine yansıyan evlat kaybını ve ölüm fikrini algılama ve yorumlama biçimlerini dikkatlere sunmaktır.; First-hand documents have great importance and some gaps in the literary field can be filled new studies based on letters, diaries, photographs and even newspaper clippings in personal archives. There is no doubt that there are a lot of documents waiting in some undiscovered places or personal archives. Ali Ekrem Bolayır was one of the people who wrote a great deal of letters in Turkish literature. Ali Ekrem's writings provide a lot of data about the period in which he lived. Tokadizade Shekip was also very good writer and poet. He lived in İzmir. Ali Ekrem's letters to his friend Shekip describe both of their griefs related to the deaths of their children. In addition to this, both poets produced many poems and writings describing child pain. When the letters and poems of these two contemporary names are examined, the approach of two different pens to events and realities of life around the same theme becomes clear. In this way, the perspectives of Ali Ekrem and Tokadizade Shekip, both as a father and as an artist, can be determined. The two poets who lost their children to typhoid and suicide had a very different attitude towards death. Depending on the letters and poems by Ali Ekrem and Tokadizade Şekip, this research seeks to present a perception and interpretation of the idea of ??child's death. In this respect, it is also aiming at contributing their biographies.
2020-01-01T00:00:00Z