Bildiri KoleksiyonuProceeding Collectionhttps://hdl.handle.net/11491/21782024-03-29T13:49:58Z2024-03-29T13:49:58ZAvrupalı Türklerin entegrasyonu sürecinde camilerin rolüÇoştu, Yakuphttps://hdl.handle.net/11491/50442021-05-22T15:41:25Z2013-01-01T00:00:00ZAvrupalı Türklerin entegrasyonu sürecinde camilerin rolü
Çoştu, Yakup
1950'lerden itibaren Türkiye’den, genel olarak ekonomik, siyasi, eğitim ve sosyal nedenlerden dolayı çok sayıda kişinin çeşitli Avrupa ülkelerine göç etmeye başladığı bilinmektedir. Günümüzde Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde hatırı sayılır bir Türk nüfusu bulunmaktadır. Türkler yaşadıkları ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal hayatında göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir demografik güç haline gelmişlerdir.
Anavatana geri dönme ihtimalleri büyük ölçüde ortadan kalkmış olan bu Türklerin bulundukları ülkelere entegrasyon süreçleri sancılı olmaktadır. Her ne kadar Türklerin bulundukları ülke vatandaşlığına geçişleri hukuki açıdan birtakım kazanımları beraberinde getirse de, dini ve milli kimlik çözülmesi, kuşaklar ve kültürler arası çatışma ve yabancılaşma şeklinde kendini gösteren pek çok sorun çözüm beklemektedir. Türklerin bir kısmının, söz konusu olumsuzlukları gidermek, kültürel ve dini kimliklerini muhafaza edebilmek ve bulundukları ülkelere uyum sağlayabilmek düşüncesiyle çeşitli sivil toplum kuruluşları etrafında örgütlendikleri görülmektedir. Avrupa’da yaşayan Türklerin kurdukları bu sivil toplum kuruluşlarından biri de, camii ve çevresinde şekillenen dinî temelli örgütlenmelerdir. Avrupalı Türkler tarafından kurulan camiiler, Türkiye’dekilerden farklı olarak dar anlamda dinî hizmetlerle sınırlı kalmamakta, toplumun farklılaşmış ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kurumsal bir yapıya dönüşmektedir. Öyle ki, camii ve çevresinde örgütlenen sivil organizasyonlar, din hizmeti yanında sosyal, kültürel ve eğitsel alanlarda da faaliyetler gerçekleştirmektedirler. Dolayısıyla, milli kimliğin muhafazasında hayati fonksiyona sahip dini ve kültürel değerlerin insanlara aktarıldığı ve aynı zamanda göçmenlerin kendi anlam dünyalarını inşa ettikleri ve yaşadıkları ülkelere entegrasyonlarında etkin bir rol üstelenen söz konusu bu sivil örgütlenmeler (camiiler) etrafında gelişen dini ve kültürel hayata yakından bakmak önem taşıyacaktır.
Bu tebliğde, çeşitli Avrupa ülkelerindeki dinî etkinliklerin yanında sosyal, kültürel ve eğitsel pek çok alanda toplumun değişik ihtiyaçlarına cevap vermek üzere faaliyet gösteren cami ve çevresinde örgütlenen Türklere ait sivil organizasyonların, Türkçe konuşan Müslüman topluluğun sosyal yaşamlarına ve yaşadıkları ülkelere entegrasyonlarına olan katkıları ele alınacaktır.
2013-01-01T00:00:00ZGlobalizm ve İslam; Meydan okumalar ve beklentilerÇoştu, YakupTuran, Süleymanhttps://hdl.handle.net/11491/50432021-05-22T15:41:19Z2011-01-01T00:00:00ZGlobalizm ve İslam; Meydan okumalar ve beklentiler
Çoştu, Yakup; Turan, Süleyman
Batuk, Cengiz; Atsız, Hasan
Bu çalışmada, öncelikli olarak küreselleşme olgusuyla birlikte kullanımda olan küresellik, kürselcilik, küre-yerelleşme kavramları arasında analitik bir ayrıştırma yapılarak, küreselleşme konusuna yönelik anlama biçimimizi ele alacağız. Daha sonra, konuya yönelik ortaya koyduğumuz yaklaşımımızdan hareketle, günümüzün hızla küreselleşen dünyasında İslam düşüncesinde gözlemlenen bir takım epistemik kırılmaların, Müslümanların dini söylem içeriklerini belirleyen ve besleyen zihniyet kategorilerinde meydana getirdiği farklılaşmalar tartışılacaktır. Ayrıca, günümüzün çoğulcu ve heterojen sosyo-kültürel zemini içerisinde Müslümanların ‘küresel bir söylem’ (İslami Globalizm) geliştirme olasılığı üzerinde de durulacaktır.
2011-01-01T00:00:00ZGençlerin dindarlık algısı üzerine uygulamalı bir çalışma -Samsun il merkezi örneği-Çoştu, Yakuphttps://hdl.handle.net/11491/41932021-05-22T15:41:25Z2014-01-01T00:00:00ZGençlerin dindarlık algısı üzerine uygulamalı bir çalışma -Samsun il merkezi örneği-
Çoştu, Yakup
Şişman, Bekir; Düzenli, Muhittin
Bu araştırmada, Samsun il merkezinde ikamet etmekte olan 14-21 yaş arası ergenlerin/gençlerin dini yönelimlerinin, cinsiyete, Samsun’da ikamet edilen semte ve sosyo-ekonomik tabakaya göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Bunun yanı sıra, anılan örneklem grubunun dini yönelimi üzerinde aile bireylerinin (anne, baba, kardeşler, büyükanne-büyükbaba, yakın akrabalar- amca, hala gibi), eğitim kurumlarının (okul, cami, dini gruplar), toplumsal çevrenin (okul, mahalle-iş arkadaşları, komşular, din dersi öğretmenleri, din görevlileri, dindar kişiler) ve kitle iletişim araçlarının (televizyon, radyo, gazete, kitap-dergi, internet) etki düzeyleri de incelenmiştir. Araştırma sonucunda ulaşılan bulgulara göre, gençlerin cinsiyet ve ikamet edilen semte göre dini yönelimlerinin farklılaştığı, aile bireylerinden yakın akrabaların (amca, hala, vb.), eğitim kurumlarından dini grupların, toplumsal çevre faktörlerinden dindar insanların ve din görevlilerinin, kitle iletişim araçlarından kitap ve derginin gençlerin dini yönelimi üzerinde yüksek bir pozitif etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.; In this paper, I have analysed religiosity in youth between 14-21 years of age, living in Samsun. It is focused on whether their religious orientations have differed or not according to gender, residential area in Samsun, socio-economic class. In addition to this,the impact levels of family members (mother, father, brother, grand-father and mother, close relative-uncle, aunt, etc.-), educational institutions (schools, mosques, religious groups), social environment (school friends, neighbourhood-work friends, neighbours, religious teachers, religious officials, religious people) and mass media (television, radio, newspapers, books-magazines, the Internet) on adolescents / young people's religiosity are examined. In conclusion it has reached these findings:young people's religious orientations have differed according to their gender and residential area. Also, there are high positive effects of close relatives (uncles and aunts, etc.)among the family members, religious groups in the educational institutions, religious people and religious officialsamong the social environmental factors and books and journals in the mass media on youth religious orientations
2014-01-01T00:00:00ZZaman felsefesi: öznel ve nesnel zamanCeyhan Çoştu, Feyzahttps://hdl.handle.net/11491/3522021-05-22T15:41:24Z2018-01-01T00:00:00ZZaman felsefesi: öznel ve nesnel zaman
Ceyhan Çoştu, Feyza
Güven, Özgüç; Kuşçu, Egemen
Zaman, hem felsefe dünyası içerisinde hem de bir fizik konusu olarak bilim dünyasında çokça tartışılmış konulardan birisidir. Zamanın doğrudan deneyimlenemeyen bir olgu oluşu, bu meselenin çözümünün zorluğunu da beraberinde getirmektedir. İnsanın içinde kendini bulduğu bu zamanı anlaması, yorumlaması ve kendi yaşadığı zamanın üzerine çıkıp zaman üzerine konuşması kolay değildir. Zamanla ilgili yapılan tartışmaların felsefe tarihinde iki farklı yönde seyrettiğini söyleyebiliriz. Bir grup filozof, zamanın, evren içerisinde deneyimlenen bir gerçekliğe sahip olduğundan hareketle, kozmolojik yanıtlarla zamanı anlama yoluna gitmiştir. Böyle bir zaman tasavvurunun odağında tabi ki evren ve evrenin unsurları ile zamanı ilişkilendirme söz konusudur. Bu zamanı yaşayan insan ve insanın zamanla ilişkisi, öncelikli bir problem değildir. Bu görüşte zaman, deneyimlenen fiziksel bir gerçekliktir ve zamanın bu ontolojik gerçekliğine nesnel/fiziksel zaman denilmektedir. Özne bu kozmolojik zamanın içinde, zamana göre şekillenendir. Bir grup filozof ise zamanın özneden bağımsız olmadığını düşünerek zamanı anlamak için insan zihnine-ruhuna müracaat etmiştir. Yani zamanın, dış dünyada deneyimlenen nesnel gerçekliğinden ziyade, insan zihninin zaman algısını oluşturduğunu ve zamanın zihinle anlaşılabileceğini ifade etmişlerdir. Bu zaman anlayışında zihnin, dış dünyadaki nesne ve olaylardan bağımsız bir zaman bilinci vardır. Zihnin bir zaman bilincini var eden bu yönüne öznel/zihinsel zaman denilmektedir. Bu görüşte, özne, zamanla birlikte şekillenendir. Birinci grupta zamanın her şeyden bağımsız ayrı bir varlığı olduğu düşüncesi hakim iken ve insanın zaman karşısında konumu birinci dereceden önemli değilken, ikinci grupta ise zamanın varlığının insanın bilincine ait olduğu ve zihin ile zaman arasında bir ortaklık olduğu düşüncesi hakimdir. Bu bildiride, felsefe tarihinde zamana ilişkin genel yaklaşımlar içerisinde kategorik bir ayrıştırma olarak zikredilen öznel zaman ve nesnel zaman kavramsallaştırmaları, felsefe tarihinde bu konuda öne çıkan filozoflar (Aristoteles, Augustinus, Newton, Kant) bağlamında ele alınacaktır.
2018-01-01T00:00:00Z