An Investigation on the History of Written Communication and Its Cultural Impacts
Abstract
The joint activities of a sender and a recipient are called communication. Communication can be categorized as verbal, non-verbal, written, or visual in nature. It can be expressed as the symbols revealed by the Sumerians, one of the Anatolian civilizations in 3500 BC. This invention is more than just a form of communication that records the sharing of people's feelings and thoughts; it is of great importance because it is defined as the beginning of history. This type of writing, which expresses the message to be conveyed by drawing pictures, later became widespread because of the Phoenician civilization's development of the alphabet, and contributed to writing, which is a civilization’s tool of communication. In this way, verbal communication has gained a universal dimension with the invention of writing and the printing press. Communication gained a massive dimension with the printing press, which was found by the Chinese civilization in 593 A.D. for the first time. In addition, with the invention of printing press of Gutenberg in the 15th century, communication turns into a mass communication form. Invention and developmental stages of writing could be related with the cultural transformation process that societies undergo. The spread of written communication with both interpersonal and bilateral information exchange has had a significant influence on disciplines such as education, religion, politics, and law. As a result, cultural, social and scientific developments have improved via written communication and there has been an improvement in educational opportunities with an increased literacy rate in the world. In addition, with the printing press, the spread of the printing of not only scientific but also religious texts, and the loss of authority of those who tried to keep religion under control, were also seen. Kaynak ve alıcının ortak faaliyetlerine iletişim denilmektedir. İletişim: sözlü, sözsüz, görsel ve yazılı iletişim olarak kategorize edilebilir. Yazılı iletişimin başlangıcı; M.Ö. 3500’de Anadolu uygarlıklarından biri olan Sümerlerin çivi aracılığıyla ortaya çıkardığı semboller olarak ifade edilebilir. Bu icat yalnızca insanların duygu ve düşüncelerine yönelik paylaşımlarını kayıt altına alan bir iletişim biçimi olmanın ötesinde; tarihin başlangıcı olarak tanımlanması bakımından büyük öneme sahiptir. İletilmek istenen mesajı resimler çizerek ifade eden bu yazı türü, daha sonra Fenike uygarlığının alfabeyi geliştirmesi neticesinde yaygınlaşmış her uygarlık bir iletişim aracı olan yazıya katkı sağlamıştır. Bu sayede bir iletişim türü olan sözlü iletişim, yazının icadı ile birlikte düşüncelerin daha hızlı aktarılmasını sağlayan bir araç olan matbaa ile evrensel bir boyut kazanmıştır. İlk defa Çin uygarlığı tarafından M.S. 593’te bulunan ve 15.yüzyılda Gutenberg’in icadı ile günümüzdekine benzer haline ulaşan matbaa ile iletişim kitlesel bir boyut kazanmıştır. Yazının ortaya çıkışı ve geçirdiği değişim toplumların geçirdiği kültürel dönüşüm sürecinin sonucudur. Gerek kişilerarası gerekse toplumlararası bilgi alışverişi ile sağlanan yazılı iletişimin yaygınlaşması ile birlikte eğitim, din, siyaset, hukuk gibi disiplinlerde ciddi etkiler görülmüştür. Sonuç itibariyle yazılı iletişim ile kültürel, sosyal ve bilimsel gelişmeler ivme kazanmış ve dünyada okuma yazma oranı artmış eğitim olanaklarında gelişme kaydedilmiştir. Ayrıca matbaa ile yalnızca bilimsel değil dini kitapların da basımı yaygınlaşmış ve bu sayede dini kontrol altında tutmaya çalışanların otoritelerinin sarsılması gibi etkiler de görülmüştür.