dc.contributor.advisor | Çırak, Mustafa Tolga | |
dc.contributor.author | Alisinoğlu, Bensu | |
dc.date.accessioned | 2023-08-16T18:28:35Z | |
dc.date.available | 2023-08-16T18:28:35Z | |
dc.date.issued | 2022 | |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11491/8511 | |
dc.description.abstract | Dünya üzerindeki bütün toplumlarda cinsiyetlerin kültürel ve sosyal olarak yerleşik beklentilerine ve davranışlarına dayanan uygulamalar bulunmaktadır. Geçmiş zamanlarda dâhil olmak üzere özellikle günümüz toplumunda kadın ve çocukların üzerinde gerek psikolojik, gerekse fiziksel anlamda bir şiddet giderek artmaya devam etmektedir. Şiddet ve istismar biçimleri genellikle kadınların ve çocukların cinsiyetler arası eşitliğini, güvenliğini, haysiyetini, öz benliklerini ve temel haklarını kabul etmeyen insan hakları ihlallerinin en yaygını olarak görülmektedir. Yapılan tez çalışmasında kadın ve çocuklara uygulanan zararlı geleneklerin temeline inilmiştir. Bu çalışmanın yapılma sebebi geçmiş zamanlardan günümüze kadar olan süreçte kültürlerin, normların, dinlerin ve değerlerin farklı yorumlanarak kadın ve çocuklara zarar verilmesidir. Yaşanılan çevreler ne kadar değişirse değişsin toplumların genelinde yıkılamayan tabular mevcut. Örnekten yola çıkarsak insanlar yaşamları boyunca inanışları uğruna birçok uygulama gerçekleştirmiştir. Ancak birilerini kurban ederken bir zamanlar kendilerinin de onların yerinde olduğunu ve aynı istismarı kendilerinin de yaşadıklarını unutarak zararlı gelenekleri günümüze taşımışlardır. Çalışmamızın asli amacı insanın en temel hakkı olan yaşama hakkının gelenek adı altında tehlikeye atıldığını göstermektir. Her geleneğin uygulanmaması gerektiği gibi, hukukun ve yasaların yeri geldiğinde insanların inanışlarının önünde tutulmasının doğru olmasıdır. Yaşamın doğum ile başladığı düşünülürse bebeklikten yetişkinliğe kadar olan süreç içerisinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre kasten ve yasadışı her türlü şiddet suçtur. Kültürel (sosyal) antropoloji ve Adli bilimlerin kesişim noktası bu kısım olmuştur. Böylelikle sadece kendi alanında değil diğer birçok bilimlere de katkı sağladığı görülmektedir. Adli bilimler ise adaletin tecellisi amacıyla yararlanılan tüm bilim dallarını kapsamaktadır. Bu çalışmada bahsedilen her türlü zararlı uygulama insanların bedeni ve ruhu üzerinde, herhangi bir tedavi amacı olmaksızın, mağdurların sağlığı ve insan hakları üzerinde olumsuz etkisi olan kültürel veya geleneksel nedenlerle kasıtlı olarak yapılan tüm uygulamaları içermektedir. | en_US |
dc.language.iso | tur | en_US |
dc.publisher | Hitit Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.subject | Antropoloji | en_US |
dc.title | Kültür tarihi boyunca çocuk ve kadınlara uygulanan şiddet içeren gelenekler: Adli bilimlere antropolojik bir bakış açısı | en_US |
dc.type | masterThesis | en_US |
dc.department | Hitit Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Adli Bilimler Anabilim Dalı | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.contributor.institutionauthor | Alisinoğlu, Bensu | |