Ali b. Derviş Bâyezid-i Tirevî'nin hayatı, eserleri ve tasavvufî görüşleri
Abstract
Ali b. Derviş Bâyezid-i Tirevî, 8/15. asrın son çeyreği ve 9/16. asrın ilk yarısında Osmanlı topraklarında yaşamış bir mutasavvıftır. Ali Efendi, ilk tasavvufî eğitimini Halvetî şeyhi olan babası Bâyezîd-i Rûmî'den almıştır. Sonrasında Zeyniyye tarîkatının Vefâiyye kolu şeyhi Ebu'l-Vefâ Muslihuddîn Mustafa'ya intisâp edip tasavvufî eğitimini tamamlamıştır. Zeyniyye-Vefâiyye'den icâzet aldıktan sonra Tire'de irşad faaliyetlerini yürütmüştür. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde 16. asrın siyasî ve tasavvufî durumu hakkında bilgiler ve Ali Efendi'nin hayatı, tasavvufa intisâbı ve eserleriyle ilgili tespit edilen bilgilerden oluşmaktadır. İkinci bölümde ise kendisinin tasavvufî görüşleri incelenip ortaya konulmaktadır. Onun tasavvufî görüşleri değerlendirilirken kendinden önceki sûfîlerle karşılaştırılarak aralarındaki benzerlik ve farklılıklar belirtilmiştir. Bunun yanı sıra Ali Efendi'nin görüşleri açıklanırken günümüz kaynaklarından da istifâde edilmiştir. Ali Efendi'nin tasavvuf anlayışı genel olarak kendinden önceki Zeyniyye-Vefâiyye şeyhlerinin görüşleriyle örtüşmektedir. Ancak onun; seyr-u sülûk mertebeleri, uzlet ve halvet, riyâzet, sâlikin kıyafeti, fakr, tevhid ve varlık anlayışı gibi hususlarda kendine has bazı görüşleri olduğu da görülmüştür. Mesela halvete girmiş bir sâlikin yiyeceği yemeğin oranının tespiti veya sabır konusunda bir tasnif oluşturması onun kendine has fikirleri arasında zikredilebilir. Yine İbnü'l-Arabî'nin görüşlerinden çokça etkilendiği anlaşılan Ali Efendi'nin varlık ve bilgi anlayışı konusundaki görüşleri tarîkat ricâlinin fikirlerinden farklılaşmaktadır. Örneğin Zeynüddîn el-Hâfî'nin vahdet-i şuhûd düşüncesini savunduğu bilinmesine rağmen Ali Efendi'nin vahdet-i vücûd düşüncesine yakınlık gösterdiği anlaşılmaktadır. Ali Efendi'nin değindiği bir diğer konu ise seyr-u sülûk mertebeleridir. Bu konuda hem Zeyniyye hem de Halvetiyye şeyhlerinin eserlerine bakıldığında her iki tarafın da düşünce yapısını yansıttığı görülmüştür. Ancak kendi düşüncelerini de içerisinde aktarmaktadır ki bunlardan birisi iki âlem arasındaki berzah âlemini de değerlendirmesidir.