İran Devrimi’ni Okumak: Türkiye’de Basılan İran Devrimi Konulu Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme
Abstract
1979 yılındaki İran Devrimi’nin, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çoğu İslamcı hareket üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Devrimin ardından Türkiye’de devrime yönelik farklı tepkiler ortaya konulmuştur. Siyasi alanda Türkiye’nin üç önemli endişesi bulunmaktadır. Bunlar, İran’ın toprak bütünlüğünün bölünmesi endişesi, İran’ın komünizmin etkisi altına girmesi endişesi ve İran’da kurulan şeriat rejiminin endişesidir. Siyasi endişelerin aksine Türkiye ve İran’ın ekonomik ilişkileri gelişerek devam etmiştir. Toplumsal düzeyde ise iki farklı görüş bulunmaktadır. Türkiye’deki İslamcı çevreler İran Devrimi’ni farklı biçimlerde algılamışlardır. Bu hareketler içerisinde Devrim’i tümden reddedenler ya da İslami bir devrim olarak kabul edip mezhebi yönden eleştirenler olduğu gibi, devrime tamamen olumlu yaklaşıp benimseyenler ve benzeri bir devrimi Türkiye’de de gerçekleştirmek isteyenler de olmuştur. İlk gruba göre İran Devrimi İslami bir devrim değildir ve Batı’nın ya da Sovyetlerin etkisi altında gelişmiştir. Şiiliğe karşı olumsuz bir tavra sahip bu gruba göre Şiilik, İslam’a fitne sokmaktadır. Buna ek olarak, İran Devrimi’nin lideri Ayetullah Humeyni dini araçsallaştırmakta ve Şiiliği bir din gibi sunmaktadır. Bu sebeple İran Devrimi’ne karşı çıkılması gerekmektedir. Diğer grup ise Şiiliği İslami bir mezhep olarak görmekte ve İran Devrimi’nin ezilenlerin yanında ve müstakberlere karşı yapılmış bir uyanış hareketi olduğunu düşünmektedir. Devrim’e yönelik bu farklı bakışlar siyasal ve toplumsal hayatı etkilemesinin yanı sıra etkilerini basılan kitaplarda da göstermiştir. Propaganda niteliğinde sayılabilecek bu kitaplar, devrimi farklı yönlerden ele almışlardır. Kitaplardan bazıları, dini ve milli kimlikler üzerinden bir öteki algısı yaratma ve böylelikle İran Devrimi’nin Türkiye toplumuna ve Türkiye’deki yerleşik dini yapıya yabancılığını vurgulayarak devrimin olası etkilerini azaltmayı amaçlamıştır. Bazıları ise devrimin ve devrimi gerçekleştiren kadronun öne sürdüğü evrensel ve kapsayıcı dini anlayış çerçevesinde devrimin önemini Türkiye’ye tanıtmayı hedeflemiştir. Çalışma bu bağlamda, Devrim’den sonra Türkiye’de yayımlanan ve İran Devrimi’ni konu edinen söz konusu bu kitaplar üzerinden Devrim’in Türkiye’de algılanışını ele alacaktır. Çalışma söz konusu kitapları üç parametre etrafında inceleyecektir. İlk olarak, devrimin uluslararası boyutu ele alınacak ve söz konusu kitapların Soğuk Savaş konjonktüründe devrimin kaynağını tanımlamaları irdelenecektir. İkinci olarak, devrimin niteliğine, İran algılayışına ve Humeyni hakkındaki fikirlerine bakılacaktır. Bu kısımda devrimin İslami olup olmadığı, Türkiye-İran ilişkileri gibi konular ele alınacaktır. Son olarak, söz konusu kitapların Şiiliğe bakışları tartışılacaktır. Bu kısımda Şiiliğin Türkiye’deki toplumsal çevrelerden nasıl algılandığı izlenecektir. Sonuç olarak, devrimin İran’da yerleşme ve benimsenme sürecinde Türkiye’den görünüşünün bir fotoğrafı, söz konusu kitaplar aracılığıyla çekilecektir. Çalışmada birincil kaynaklar kullanılmış olup çalışma Türkiyeİran ilişkilerine farklı bir boyut katmak ve Türkiye-İran ilişkilerini ele alan literatür tarafından henüz değinilmemiş bir alanı ele alması hasebiyle literatüre önemli bir katkı sunmak iddiasındadır. The Iranian Revolution in 1979 had a great influence on the Islamist movements both in Turkey and in the world. After the revolution, different approaches toward the revolution emerged in Turkey. In the political sphere, Turkey had three concerns. These were dissolution of Iran’s territorial integrity, communism, and the sharia rule in Iran. Even though Turkey had political concerns about the revolutionary Iran, Turkish-Iranian relations in economic sphere developed in an increasing rate after the revolution. In the societal sphere, there were two different views. Islamist circles in Turkey Showed reactions against the revolution in different ways. There were several groups including those totally rejected the revolution, those agreed on the idea of revolution but not on sectarian issues, and those completely supported the ideology of the revolution. According to the first group, Iranian Revolution was not an Islamic revolution and it developed under the influence of the US or the Soviets. This group which was questionable about Shiism considered that the Shia understanding of Islam created troubles in the Islamic unity. In addition, this group defined Ayatollah Khomeini, the leader of the revolution, as the one instrumentalized the religion and used Shiism as a religion. This was the reason why the revolution might not be supported. The latter group, on the other hand, defined Shiism as an Islamic sect and the revolution as a movement of Islamic awakening that supported the oppressed against the oppressors. In addition to their influence on political and social life in Turkey, these various views through the revolution can also be seen in the books published in Turkey after the revolution in Iran. These books, which can also be defined as propaganda instruments, point different perspectives of the revolution. Some of the books make emphasis on Iran’s religious and national differences from Turkey and construct Iran as the “other” in order to claim foreignness of Iran to Turkey. Some, on the other hand, aims to show the significance of the revolution through universalist ideas of the revolution and the revolutionary elite in Iran. Within this context, this study will focus on the perception of the Iranian Revolution in Turkey through books published in Turkey after the revolution in Iran. The study will argue these books within three parameters. Firstly, the sources of revolution in the international dynamics within the Cold War conjuncture will be explained. Secondly, it will explain the views on characteristics of the revolution, perceptions on Iran and Khomeini. Lastly, perception of Shiism in these books will be argued. In this part, how Shiism was perceived by several circles in Turkey will be studied. To conclude, the photo of the processes of revolution’s adoption and establishment in Iran will be taken from the eyes in Turkey. Primary sources will be used in the study. As the study discusses an overlooked field in the literature on Turkey and Iran, this study claims to contribute to the literature on Turkey-Iran relations.