A Reading Of Judaism Through Poststructuralist Lenses
Abstract
There are various, sometimes contradictory, perceptions about definitions or boundaries of Jewishness. For some, Judaism is a nationality or a cultural identity while for others it represents a religious tradition. There is also a common assumption that Judaism was born as a religion, then, gradually grew into a broad formation including culture and nationality. This article is an inquiry into the ways in which we can understand constructions of Jewish traditions and multiple versions of Judaism. I argue that religious texts, practices, law, and thought of Judaism have been produced through and in relation to various structures of power, whether these structures are institutional, cultural, material or discursive. In order to illuminate the inter-articulation of Judaism and forms of power in particular contexts, I employ a Foucauldian conceptualization of power. This post-structural conceptualization of power enables us to illustrate the ways in which practices, thoughts, and perception within religious traditions are constituted in relation to dominant structures within a particular time and place. Based on this post-structuralist thinking, I examine two concepts in two different periods of Jewish history, gender in Roman Period Judaism and Zionism in Europe. Through examinations of these concepts in different time and places, I articulate the ways in which Judaism or Jewishness have been formed in relation to hybrid social constructions during its encounter with various civilizations, cultures, and authorities. Therefore, I argue that a study of Judaism must be attentive to forms of constitutive and regulative forces in a particular era. Yahudiliğin tanımları ve sınırları hakkında bazen birbirinin zıddı da sayılabilecek çeşitli eğilimler mevcuttur. Yahudilik bir din midir yoksa bir milliyet midir? Yahudi olmak bir etnik kökene mi bağlıdır yoksa kültürel bir kimlik midir? Örneğin bazı Yahudiler kendilerini seküler Yahudi olarak tanımlarken diğerleri seküler ve milliyetçi bir Yahudi kimliğine karşı çıkar. Dünya üzerinde birçok Yahudi kendisini geleneksel Yahudi teolojisinden bağımsız bir kültürel değerler mekanizması üzerinden tanımlar. Diğer taraftan, İsrailli tarihçi Shlomo Sand gibi bir diğer grup Yahudiliği bir din olarak görür ve Yahudi kimliğinin modern bit icat olduğuna inanır. Yahudiliğin bir din olarak doğup zaman içinde kültür ve medeniyeti de içine alacak geniş bir yapıya dönüştüğüne dair genel bir kabul de vardır. Bu çalışmada Yahudi olmanın veya Yahudiliğin ne anlama geldiğine dair sorular ele alınmakta ve Yahudilikteki her bir pratiğin, düşüncenin ya da yapının anlaşılabilmesi için o düşünce, pratik ya da yapının üretildiği dönemdeki güç ilişkilerinin incelenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.