Recâyî'nin Menâkıb-ı Çehâr-yâr'ı (İnceleme-metin 53b-111a)
Özet
Menkabe, din büyüklerinin, kahramanların ve tarihî şahsiyetlerin üstün vasıflarını, ahlakî meziyetlerini, olağanüstü hallerini anlatan edebî bir türdür. Menkabeler sade dilleri, ilgi çekici ve öğüt verici içerikleriyle çokça sevilen ve okunan edebî bir türdür. Çalışmada, kaynaklarda hakkında bilgi bulunmayan Recâyî mahlaslı müellifin kaleme almış olduğu Menâkıb-ı Çehâr-yâr isimli (111 varaktan müteşekkil) eserin 53b-111a arası varakları incelenmiştir. İncelenen bölümde mesnevi nazım şekliyle yazılmış 11 menkabe vardır. Herhangi bir başlıklandırmanın yapılmadığı menkabeler, birer beyitlik boşluklar bırakılarak birbirlerinden ayrılmıştır. Eser üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, müellifin Allah'ın isimlerini anlamlarına uygun olarak işlediği, âyet iktibasları yaptığı ve edebî sanatları başarılı bir şekilde kullandığı görülmüştür. Eserde bazı vezin aksaklıkları olsa da Arapça ve Farsça kelimeleri akıcı bir üslupla şiirine aktaran müellifin iyi bir şair olduğu söylenebilir. Müellif bu eserde dört halifenin menkabelerini ve üstün özelliklerini anlatarak İslam dinindeki yerlerini ve değerlerini ortaya koymaktadır. Eserde daha çok Hz. Ömer'in adaleti, Hz. Osman'ın hayâsı, Hz. Ali'nin yiğitliği ve cesareti üzerinde durulmuştur. Eser oldukça sade ve anlaşılır bir üslup ile kaleme alınmıştır. Bu çalışma giriş kısmı ve onu takip eden iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde öncelikle menkabe kavramı açıklanmıştır. Ardından kısaca menkabenin İslam dünyasında ortaya çıkışı, gelişimi ve Türk İslam kültüründeki gelişimi üzerinde durulmuş ve dört halife hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde, "Recâyî'nin Menâkıb-ı Çehâr-yâr'ı" genel başlığı altında eserin adı, türü, yazılış tarihi, beyit sayısı, vezni, eser oluşturulurken kullanılan edebî sanatlar ve imla özellikleri hakkında bilgi verilmiştir. Bölüm devamında eserin "Muhteva Yönünden İncelenmesi" genel başlığı altında eserde yer alan menkabelerin özetleri, menkabelerde isimleri geçen şahıslar, şehirler ve ülkeler verilmiştir. Çalışmanın ikinci ve son bölümünde nüsha tanıtımı ve metnin kurulmasında takip edilen yollara değinilmiştir. Bu bölümün sonunda ise transkripsiyonlu metne yer verilmiştir. 15. yüzyılda kaleme alınan eserin üzerinde yapılan çalışma ile bilinmeyen bir şairin bilinmeyen bir eseri gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu sayede Türk İslam edebiyatına yeni bir isim eklenmiş ve çehâr-yâr literatürüne yeni bir eser kazandırılmıştır.