Yazar "Demiryürek, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 22
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1826 Düzenlemesinden sonra Kıbrıs ihtisab rüsûmu (1828-1838)(Türk Tarih Kurumu, 2012) Demiryürek, Mehmetİhtisâb Rüsûmu’nun Osmanlı Devleti’ndeki gelişlimi Yusuf Ziya Kavakçı Hayrettin Karaman, Osman Nuri Ergin ve Ziya Kazıcı gibi araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Bu konudaki en yeni araştırma Ziya Kazıcı’ya aittir. (...)Öğe According to the Ottoman documents: British Consulate of Cyprus (1700-1800)(Turkish Historical Society, 2017) Demiryürek, Mehmet; Yazar, HakanThe commercial activities of the European nations were organised by the capitulation system. Having gained the ahd-name or capitulations from the Ottomans, the European nations set up their embassy in Istanbul and their consulates organizing the commercial activities in the Ottoman Empire. This study examines the British consuls in Cyprus, whether the British consulate in Cyprus was sub-ordinate of Aleppo consulate or not, the vice-consulate missions of the British consuls in Cyprus for other European states, the sources of their incomes, their security problems and the drogoman, their servants, brokers and merchants who are acting under the British protection in Cyprus throughout the 18th century. In addition to this, it will be examined the transformation of the consuls' duties during the period under question. In this study it will be focused on the collections of the Ottoman documents and registers and stressed on the importance of the Ottoman archival documents for these kind of researches, in that the Ottoman Empire governed Levant and Near East.Öğe Bir İhtisâb resmi çeşidi: gerdek resmi veya resm-i ruhsatiyye(2014) Demiryürek, MehmetOsmanlı İmparatorluğu kuruluşunun ilk yıllarından itibaren değişik isimler altında halk- tan vergiler almıştır. XIX. yüzyıl başlarında daha önceki zamanlarda da tahsil edilmiş bulunan “İhtisâb Rüsûmu”nda yeni bir düzenleme yapıldı ve başta İstanbul, İzmir, Edirne ve Kıbrıs olmak üzere imparatorluğun birçok yerinde yürürlüğe konuldu. Temel olarak 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye ordusunun güçlendirilmesi amacıyla yeniden düzenlenen İhtisâb Rüsûmu’nu oluşturan bazı vergiler vardır. Bu çalışmanın amacı İhtisâb Rüsûmu’nu oluşturan vergilerden Gerdek Resmi, Gerdekiyye veya Resm-i Ruhsatiyye adıyla bilinen ve gayrimüslim Osmanlı tebasından talep ve tahsil edilen vergi konusunu ele almak ve Osmanlı İmparatorluğu’nun değişik yerlerine ait Şer’iye Sicilleri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi defter ve belgelerini kaynak olarak kullanarak konuyu ayrıntılarıyla değerlendirmektir.Öğe Dasitân-ı Sultan Mahmud üzerine bir inceleme(Geleneksel Yayıncılık, 2012) Demiryürek, MehmetDestanlar Âşık Edebiyatı’nın önemli nazım türlerinden biridir. Koşma tarzında özel bir ezgiyle saz şairleri tarafından söylenen destanlar hem Âşık Edebiyatı’nın hem de tarih biliminin önemli kaynakları arasındadır. Destanlar sözlü geleneğin ürünlerinden biridir ve yazıya geçirilmemiş olanlar derleme yoluyla, sonradan yazıya geçirilmiş olanlar ise mecmua ve cönklerde yer aldıkları şekliyle ortaya çıkarılabilirler. Bu araştırmada sözü edilen destan, Dasitân-ı Sultan Mahmud adını taşımakta olup 1839 yılında “Gülzârî” mahlaslı bir şair tarafından Sultan II. Mahmut’un ölümü üzerine söylenmiştir. Destan genel olarak Sultan II. Mahmut’un ölümünü ve yerine oğlu Sultan Abdülmecit’in padişah olmasını anlatmaktadır. İlgili destanın yazma halindeki bir nüshası özel kütüphanemizde bulunan bir cönkte yer almaktadır. Çalışmanın birinci amacı Dasitân-ı Sultan Mahmud adlı destanın literatüre girmesini sağlamaktır. Ayrıca destanlar anlatma esasına dayalı edebî türlerden biri ve kurmaca/itibârî bir metin olduğundan, adı geçen destanı yapı bakımından roman inceleme yöntemleriyle değerlendirmek, destanda yer alan Âşık Edebiyatı motifleriyle Divân Edebiyatı’nın incelenen destan üzerindeki etkilerini tespit etmek de diğer amaçlardır.Öğe From theory to practice: British Travel Permits in the Ottoman Empire (1700-1800)(Brill Academic Publishers, 2018) Demiryürek, MehmetUsing archival documents in the Ottoman archives related to British travellers in the Ottoman empire who were travelling under the protection of the capitulations, this article examines the yol emri (travel permit) issued to travellers by the Ottoman state and focuses specifically on the case of Edward Wortley Montagu. In so doing it seeks to highlight the importance of Ottoman archival sources for an understanding of the diplomatic and commercial relations between Britain and the Ottoman empire, an importance that is often overshadowed by a heavy reliance on British sources. © 2018 by Koninklijke Brill NV, Leiden, The Netherlands.Öğe H.994 (M.1586) yılı Kıbrıs Ruznâmçesi (Bütçesi) üzerine bir inceleme(Osman Köse, 2017) Demiryürek, Mehmet; Cellaoğulları, Halil İbrahim; Arıcı, DenizOsmanlılar, 1570-1571 yıllarında Kıbrıs adasını feth ettikten sonra klasik uygulamalarına sadık kalarak 1572 yılında bir tahrir gerçekleştirdiler. 1572 yılında yapılan bu tahrir 64 numaralı defter olarak Kuyûd-ı Kadîme (Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü) Arşivi'nde saklanmakta olup tıpkıbasımı da yine bu kurum tarafından yapılmıştır. Osmanlılar Kıbrıs Adasını feth ettikten sonra yaklaşık 7 yıl adada timar sistemini uygulamadılar. 1577 yılına kadar ada gelirleri Mukataa olarak düzenlendi ve iltizam ya da emanet yoluyla işletildi. Bu çalışmada değerlendirilecek olan maliye kayıtları adada timar sisteminin de dâhil olduğu klasik Osmanlı düzenin kurulduğu döneme ait bilinen ilk bütçedir. Bir başka deyişle fethin 15. yılına ait bir belgedir. İlgili kayıtlardaki ada gelirleri ve giderleri Prof. Dr. Halil Sahillioğlu tarafından yayımlanmış olan 1572 bütçesiyle karşılaştırılacak, gelinen nokta hakkında bir değerlendirme girişiminde bulunulacak ve Kıbrıs mukataaları ayrıntılı olarak incelenecektir.Öğe Ihtisab Rusumu of Cyprus After Organization in 1826 (1828-1838)(2012) Demiryürek, MehmetThe Ottoman Empire collected a lot of taxes throughout its long history. The ihtisab Rusumu levied after 1826 was one of them. This tax was paid mainly by the guilds. The aim of this tax was to support the new army called Asakir-i Mansure-i Muhammediye founded in the place of reniceri Ocagi in 1826. This tax was also applied in Cyprus. The aim of this study is to explain how the ihtisab Rusumu was put into practice in Cyprus, how much money was collected, its features and who paid this tax in Cyprus. The documents or datas used are derived principally from the records of the Nicosia cadi's court, the documents of the Archives of the Administration of the Turkish Cypriot Vaqfs and Maliyeden Mudevver Defters in the Ottoman Archives..Öğe İngiltere tercümanları ve 1758 Tercüman Reformu(Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, 2016) Demiryürek, MehmetTercümanlar konusunda ilk ve en önemli çalışmalardan birisi Cengiz Orhonlu’ya1 aittir.Ona göre tercüman “tercüme yapan kimse”2, “ağızdan tercüme yapan”3kişi demektir. Orhonlu bu çalışmasında Osmanlı Devleti’ndeki tercümanları dört sınıfta ele almakta ve bunları “Divan-ı Hümayun Tercümanları”, “Eyalet Tercümanları”, “Müessese Tercümanları” ve “Yabancı Elçilik ve Konsolosluk Tercümanları” olarak isimlendirmektedir. “Yabancı Elçilik ve Konsolosluk Tercümanları” konusunda önemli bilgiler bulunan Orhonlu’nun çalışmalarında tercümanlık kurumdaki bozulma ve XVIII. yüzyılda tercümanlar konusunda yapılan reformlar hakkında “Fakat XVIII. asrın ortalarından itibaren bu durumun elçilikler tarafından ihlâl edildiğini gören Osmanlı Devleti bunların kontrol altına alınması için ciddî teşebbüslerde bulundu” cümlesi dışında- herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Goffman’a göre ise, “tercümanların görevi metni harfi harfine çevirmekten çok içeriği aktarmaktı.” Tercümanların çoğu Ermeni, Yahudi ya da Rum Ortodoks Osmanlı tebasıydı.4 Bernard Lewis’e göre tercüman “bir dilden diğerine tercüme yapan kişi, farklı diller konuşan farklı insanlar arasında iletişmi mümkün kılan kişi”5 anlamına gelir. Osmanlı Devleti’ndeki tercümanlar konusunda farklı ve ilginç bilgilerin yer aldığı Lewis’in çalışmasında da tercümanlık kurumdaki bozulmadan ve XVIII. yüzyılda tercümanlar konusunda yapılan reformlardan bahsedilmez. Konuyla ilgili olarak çalışanlardan birisi de Kemal Çiçek’tir.6 Onun çalışması da XVIII. yüzyılda tercümanlar konusunda yapılan reformlar hakkında bilgi içermez.Öğe Kıbrıs Adasında Âdet-İ Ağnâm Vergisi (1570-1603)(2019) Demiryürek, MehmetÂdet-i ağnâm veya resm-i ganem adlarıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun hemen hemen her tarafında tahsil edilen bu vergi, genellikle Nisan ve Mayıs aylarında toplanırdı. Verginin miktarı yer ve zamana göre değişiklik göstermekteydi. Adet-i ağnâm vergisi Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fethinden sonra Kıbrıs’ta da tahsil edildi. Ağnam vergisi Osmanlı döneminde Kıbrıs bütçelerinin gelir kaynaklarından biri oldu. Söz konusu vergi ile ilgili bazı birincil/orijinal kaynaklar vardır. Bunlardan birisi Osmanlı yönetiminde hazırlanan Kıbrıs bütçeleridir. Eldeki bütçelerin tamamı birer yıllık olmasa da konuyla ilgili önemli bilgiler içermekte ve söz konusu verginin tahsil şeklini açıklamaktadır. Bir diğer kaynak ise 1 Numaralı Kıbrıs Mukataa Defteri’dir ki, bugüne kadar hiçbir araştırmada kullanılmamıştır. Çeşitli araştırmalarda Kıbrıs ağnâm vergisi hakkında bazı bilgiler bulunsa da Osmanlı K ıbrıs’ında tahsil edilen koyun vergisiyle ilgili kapsamlı bir araştırma henüz yapılmamıştır. Bundan dolayı çalışmanın amacı, XVI. yüzyıl sonlarında Kıbrıs koyun vergisiyle ilgili tarihî belgeleri ortaya çıkarmak ve değerlendirmek olarak belirlenmiştir. Kaynak olarak ise Kıbrıs Şer’iye Sicilleri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri kullanılmıştır.Öğe Kıbrıs Hala Sultan Tekkesi şeyhleri üzerine bir araştırma (1570-1878)(Türk Tarih Kurumu, 2018) Demiryürek, MehmetÜmmül Haram bint-i Milhan ile Urva bin Sâbit Kıbrıs’ta mezarları olduğu bilinen iki sahabedir. Osman Turan’a göre, Hicri 10. yüzyılda Kıbrıs’a gelen Arap Seyyahı Herevî hem Ummül Haram’ın mezarını hem de bir kilise duvarında bulunan taş kitabede “burası Hicri 29 yılı Ramazanında (650 Mayıs) ölen Urva bin Sâbit’in kabridir” ifadesini okuduğunu yazmıştır.1 Ümmül Haram’ın Kıbrıs’ta şehit olmasıyla ilgili bilgi veren erken dönem İslâm kaynaklardan birisi Fütûhu’l Büldân’dır. Söz konusu esere göre Müslümanların Kıbrıs’a düzenledikleri Birinci Kıbrıs Seferi sırasında gemiden çıkarak bir hayvana bindirilen Ümmül Haram, hayvanın tökezlemesi sonucunda düşerek şehit olmuştur. Mezarı Kıbrıs’ta olup türbesi Saliha Kadın Türbesi adıyla bilinir.2 H.1312 (M.1894-95) yılında Lefkoşa’da yayımlanan Kıbrıs Tarihi adlı eserin yazarı Zîver, Ümmül Haram’ın Kıbrıs’ta bindiği hayvandan düşerek şehit olmasını “bir mucize-i peygamberi”nin vücut bulması olarak değerlendirmekte ve Tuzla civarındaki türbesinin Hala Sultan adıyla bir ziyaret yeri haline geldiğini, bazen Ümmühan ve bazen de Ümmül Haram isimleriyle anıldığını belirtmektedir.3 1955 yılında Lefkoşa’da basılan Hala Sultan Tekkesi adlı kitabın yazarı Abdurrahman Zapsu’ya göre İstanbul’daki Eyüp Sultan İslâm âlemi için ne kadar değerliyse, Kıbrıs’taki Hala Sultan da öyle kıymetlidir.4 Larnaka’daki Hala Sultan Tekkesi/Türbesi Osmanlı döneminde Kıbrıs’a gelen yabancı seyyahların da dikkatini çekmişti.Öğe Kıbrıs Hala Sultan Tekkesi şeyhleri üzerine bir araştırma (1570-1878)(Turkish Historical Society, 2018) Demiryürek, MehmetHz. Peygamberin sütannesinin kardeşi Ümmül Harâm bint-i Milhan el-Ensâriyye’nin türbesi Kıbrıs’ın Larnaka kentindedir. Genellikle kabul edildiğine göre Müslümanların Kıbrıs’a yaptığı ilk sefere katılmış ve Kıbrıs’ı fethetmek için M. 649 yılı ilkbaharında kocası Ubada ibn-as-Samit ile birlikte Suriye’den ayrılmıştır. Ordu Kıbrıs’a çıktığı zaman bindiği katırdan düşerek gömülü olduğu yerde vefat etmiştir. Osmanlıların Kıbrıs’ı fethinin ardından, mezarının bulunduğu yere ayrı bir önem verilmiş, bazı mülkler onun türbesi için vakfedilmiş ve türbenin muhafazası için türbedarlar tayin edilmiştir. Söz konusu türbenin Osmanlı öncesi dönemde inşa edilip edilmediği kesin olarak bilinmese de türbenin ve türbedarların Osmanlı döneminde ve 17. yüzyılın ilk yıllarından itibaren var olduğu anlaşılmaktadır. Kıbrıs Türklerinin “Hala Sultan Tekkesi” olarak andığı türbe bugün de varlığını ve kutsallığını sürdürmektedir. Bununla birlikte Osmanlı döneminde Hala Sultan Tekkesinin şeyhleri hakkında yapılmış kapsamlı bir araştırma bulunmamaktadır. Bu nedenle çalışmanın amacı, adanın Osmanlı yönetiminde bulunduğu dönemde (1570-1878) türbede/tekkede görev yapan şeyhleri tespit etmek ve tekkenin/türbenin tarihinin aydınlatılmasına katkıda bulunmaktır. Vakıfl ar Genel Müdürlüğü Arşivi ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri ve Kıbrıs Şer’iye Sicilleri bu çalışmanın temel kaynakları olacaktır.Öğe Kıbrıs’ta Modern Belediye Teşkilatının Doğuşu (1868-1876)(2020) Demiryürek, Mehmet1850’lere kadar Osmanlı İmparatorluğu’ndaki beledî işler Kadı, Muhtesip ve İhtisap Ağası gibi yerel yetkililer tarafından yerine getirildi. Belediye terimi Tanzimat döneminde ortaya çıktı ve günümüzdeki anlamını kazandı. 1857 yılında Altıncı Daire-i Belediye Nizâmâtı ve 1858 yılında Nizâm-ı Umûmî’nin yürürlüğe konulması ile belediye teşkilatı meydana getirmek için ilk adım imparatorluğun başkentinde atıldı ve Galata ve Beyoğlu Belediyesi kuruldu. 1867 yılı Vilayâtta Devâir-i Belediye Meclislerinin Vezâif-i Umûmiyyesi Hakkında Talimat adlı yeni bir nizamnameye tanık oldu ve bu düzenleme Osmanlı eyaletlerinde belediye teşkilatının vücut bulmasını beraberinde getirdi. Kıbrıs Tanzimat döneminde modern belediyelerin teşekkül ettiği ilk yerlerden biriydi. Şu halde bu çalışmanın amacı ilk belediyelerin Kıbrıs’ta nasıl ve ne zaman kurulduğunu ortaya koymak ve Tanzimat dönemi çalışmaları ile Osmanlı İmparatorluğu’ndaki belediyeler tarihine katkıda bulunmaktır.Öğe Osmanlı arşiv belgelerine göre Kıbrıs’ta İngiltere Konsolosluğu (1700-1800)(Türk Tarih Kurumu, 2017) Demiryürek, Mehmet; Yazar, Hakan1700 yılında, Londra’da basılan ve tüccarlar için rehber özelliği taşıyan The Merchants Map of Commerce adlı eserde Kıbrıs’ın ticarî malları ve İngiltere’nin Kıbrıs’taki ticarî durumu şöyle anlatılıyordu: “Kıbrıs’ın ticarî malları: Şarap, yağ, tahıl, şeker, pamuk, bal, yün, neftyağı, şap, tuz, verdigris.1 Adada bir İngiliz ticaret evi bulunmakta ve sadece pamuk ticareti yapmaktadır. Halep’te ikâmet eden İngiliz konsolosu Suriye ve Kıbrıs konsolosu unvanını da taşımaktadır. Buradaki İngiliz ticaretinin korunması ve sürdürülmesi için onun adına adada işleri yürüten bir konsolos vekili (vice-consul) vardır. Buradaki tek tüccar şirketi Levant veya Türkiye Kumpanyası adlı şirkettir.”2 XVIII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa devletleri arasındaki ticarî ilişkilerde rol oynayan aktörlerden birisi konsoloslardı. Konsoloslar, kapitülasyonlar gereğince büyükelçiler tarafından sultanın onayı ile görevlendiriliyorlar ve işlerini gördükleri kaptan ve tüccarlardan konsolosluk hakkı denilen bir vergi tahsil ediyorlardı. Hicri 1106 (Miladi 1695) yılına kadar Osmanlı gayrimüslimleri, Avrupa devletleri adına konsolosluk yapmak üzere görevlendirilebilirken, Osmanlı yönetimi bu tarih- ten sonra onların yabancı devletler adına konsolosluk yapmalarını yasaklamış ve konsolosların ilgili devletin tebasından olması kuralını benimsemiştir.Öğe Şeyh-i Seb‘alık kurumu ve Osmanlı esnaf teşkilatı içindeki yeri(Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi, 2013) Demiryürek, MehmetOsmanlı esnaf teşkilatı içerisinde yer alan belli başlı yöneticilerin Şeyh, Ahi Baba, Kethüda, Nakip ve Yiğitbaşı olduğu genel kabul gören bir görüştür. Şeyh-i Seb‘a’dan genellikle hiç bahsedilmez. Oysa Osmanlı esnaf teşkilatı içerisinde yer alan inşaat iş kolu ve bu iş koluna bağlı olarak çalışanların genel lideri Mimarbaşı iken onun yetki alanı dışında kalan tüm esnaf grubunun lideri Şeyh-i Seb‘a’ydı. Her esnaf grubunun Şeyh veya Ahi Baba adı verilen bir lideri olduğu için Şeyh-i Seb‘alar şeyhler şeyhi anlamına gelen Şeyhü’l-Meşâyih veya Şeyhü’ş-Şüyûh unvanlarını da kullanmışlardır. Ancak bu unvanı kullananların aslında birer Şeyh-i Seb‘a olduğu bugüne kadar anlaşılamamıştır. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun bazı bölgelerinde Şeyh-i Seb‘a, Şeyh ve Ahi Baba unvanları eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Bazen bu kavramlar birbirine karıştırılmış ve konuya kesin bir açıklama getirilememiştir. Bundan dolayı araştırmanın amacı Osmanlı esnaf teşkilatı içinde bulunan Şeyh-i Seb‘a, Şeyh ve Ahi Baba kavramlarını bu konuda bugüne kadar ileri sürülen görüşleri değerlendirerek arşiv belgeleri ışığında açıklığa kavuşturmaktır.Öğe Tarih-i Osmani Encümeni ve Mehmet Fuat Köprülü(KaraM, 2013) Demiryürek, MehmetTarih meraklısı Sultan Mehmet Reşat'ın mükemmel bir Osmanlı tarihi yazılması amacıyla kuruluşuna öncülük ettiği Tarih-i Osmanî Encümeni Türkiye'de modern tarihçilik için önemli bir aşamadır. Son Vakanüvis Abdurrahman Şeref Efendi'nin başkanı olduğu Encümen, yayınladığı Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası ile yeni bir tarih anlayışının öncüsü olmuştur. Bununla birlikte, Encümen'den beklenen "mükemmel Osmanlı tarihi" projesi yayınlanan ilk cildiyle birlikte ciddi eleştirilere de konu olmuştur. Hanedana dayalı tarih anlayışının örneklerinden olan Osmanlı Tarihi, ulusa dayalı tarih anlayışını savunan aydınlarca eleştirilmiştir. Başta Yusuf Akçuıa olmak üzere Fuat Köprülü, Ali Emiri gibi isimlerce tenkit edilen tarih projesi ancak bir cilt yayınlanabilıniştir. Bu makalede Fuat Köprülü'nün Osmanlı Tarihine yönelik eleştirileri ile Tarih-i Osmanî Encümeni ile ilişkisi değerlendirilmektedir.Öğe The dragomans of the Britain and the dragoman reform of 1758(Turkish Historical Society, 2016) Demiryürek, MehmetThe commerce is one of the oldest and most important topics of the international relations. When the merchants of the European nations wanted to trade in the Ottoman Empire, either their state had to have ahd-name (capitulation) granted by the Ottomans or those merchants had to travel under the flag of theEuropean nations having ahd-name. Having gained the ahd-name or capitulation from the Ottomans the European nations set up their embassies and consulates organizing the commercial activities in the Ottoman Empire. Both the ambassadors and consuls employed the Ottoman non-Muslim subjects understanding Turkish and the European languages as the dragoman, in that they did not know Turkish. Since these dragomans had some privileges, some Ottoman non-Muslim subjects preferred to have dragomans hipbeat. They did not know foreign language, but wanted to trade and benefit the privi.eges ofthe dragomanshipberat. This situation led to the emergency of the captions of the "dragoman" and "honorary dragoman". The aim of this study is to examine the conceptions "dragoman" and "honorary dragoman"; to evaluate the 1758 Dragoman Reform and to explain how this reform affects thedragomans of the British Embassy and consulates.Öğe The historical development of foreign language teaching methods in Turkey (1891-1928)(Turkish Education Association, 2014) Demiryürek, MehmetThis study examines the foreign language teaching methods in Turkey, by focusing on the papers published in the periodicals from 1891 to 1928. The study investigates the foreign language teaching methods in Turkey and aims to contribute the history of the foreign language teaching in Turkey during the period under consideration. Prior to 19th century the persons having any foreign language in the Ottoman Empire were the non-Muslim subjects of the Ottomans. After Tanzimat the modern schools, whose curriculum had the French language, were created. The foreign language meant the French language during the period in question. Although many papers related to the teaching of foreign language took place in the Ottoman periodicals, these papers have not been examined yet.Öğe The legal foundations of the commercial relations between the Ottomans and Neapolitans(Ahmet Yesevi University, 2014) Demiryürek, MehmetHaving gained the ahdname, ahdname-i hümâyûn or capitulation, a European nation was permitted to establish an embassy in Istanbul and consulates in the ports of the Ottoman Empire. In 1740, the Kingdom of the Two Sicilies gained an ahdname as a result of the attempts made by her king. The aims of this study are: to evaluate the capitulation of 1740 granted to Sicilyateyn, to identify the early ambassadors of the Kingdom of the Two Sicilies and their dragomen in the Ottoman capital and to explain the concept called hadd-i itidal concerning the dragomen from the Ottoman point of view in the 18th century. The evidence used is derived principally from the records of the Nicosia qadi's court and of the Ottoman Prime Ministry archives in Istanbul.Öğe Türkiye'de yabancı dil öğretim yöntemlerinin tarihî gelişimi (1891-1928)(Türk Eğitim Derneği, 2014) Demiryürek, MehmetBu çalışma 1891-1928 yılları arasında Türkiye'de çeşitli dergilerde yayımlanan makalelere dayanarak yabancı dil öğretiminde kullanılan dönemde Türkiye'de kullanılan yabancı dil öğretim yöntemlerini araştırmakta ve böylece yabancı dil öğretimi tarihine katkıda bulunmayı hedeflemektedir. XIX. yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu'nda yabancı dil bilenler genellikle gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarıydı. Ancak özellikle Tanzimat'tan sonra Batılı tarzda modern okulların açılması ve bu okullarda yabancı dil öğretimine yer verilmesi yabancı dil bilen Türklerin sayısını arttırdı. Bu dönemde yabancı dil ifadesi genel olarak Fransızca anlamına gelmekteydi. Yabancı dil öğretiminin yaygınlaşmasıyla birlikte yabancı dil öğretim yöntemleri üzerine yazılar kaleme alınmış ve bu mesele XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarında Türkiye'de tartışılan önemli eğitim meselelerinden birisi olmuştur. Ancak bugüne kadar yapılan çalışmalarda konu ele alınıp değerlendirilmemiştir.Öğe Türkiye’de yabancı dil olarak fransızca öğretiminin tarihi gelişimi üzerine bir değerlendirme (1891-1928)(Hacettepe Üniversitesi, 2013) Demiryürek, MehmetXIX. yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu’nda yabancı dil bilenler genellikle gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarıydı. Bu nedenle onlar yabancı elçilik ve konsolosluklarda tercüman olarak istihdam edilmişler ve birçok imtiyaza sahip olmuşlardı. Osmanlı Divan-ı Hümâyûn tercümanları bile genellikle gayrimüslimlerdi. Ancak II. Mahmut döneminde Tercüme Odası’nın kurulması, yurt dışına öğrenci gönderilmesi, özellikle Tanzimat’tan sonra Batı tarzında modern okulların açılması ve bu okullarda yabancı dil öğretilmesi yabancı dil bilen Türklerin sayısını arttırmıştır. Bu arada doğal olarak yabancı dil öğretimi üzerine yazılar kaleme alınmış ve konu XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarında Türkiye’de tartışılan önemli eğitim meselelerinden birisi olmuştur. Türkiye’de yabancı dil öğretimi konusunda çok sayıda çalışma olmasına rağmen, XIX. yüzyıl sonları ile XX. Yüzyıl başlarında yapılan konuyla ilgili tartışmalar ele alınıp değerlendirilmemiştir. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, 1891-1928 yılları arasında Türkiye’de yabancı dil öğretimi konusunda yazılmış ve yayımlanmış makaleleri ortaya çıkarmak, yabancı dil öğretimi bibliyografyasına katkıda bulunmak ve ele alınan dönemde yayımlanan makaleleri değerlendirmektir.