Yazar "Elhan, Nail" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Öğe Hezbollah’s Diversionary War in Lebanon: Continuity and Change in the Threat Perception(ILEM, 2023) Elhan, NailAbstract: Hezbollah intervened in the civil war in Syria when the Assad regime was under threat of overthrow. Its intervention caused criticism from Lebanese actors and therefore required the organization to find legitimate foundations upon which to base its involvement. Discourse and rhetoric were the first elements that changed following the organization’s decision to intervene. Hezbollah revised its traditional discourse of security, which refers to Israel as the main threat, in 2013 and added an external enemy, the takfiris, which referred to fundamentalist groups in the civil war, as a new threat. However, it returned to its traditional discourse due to the domestic criticisms that followed. This study aims to explain the changing rhetoric of Hezbollah during the civil war in Syria through the frame of the diversionary theory of war. This theory claims that Hezbollah used a diversionary tactic to justify its intervention in the civil war and invented an external enemy as a threat to Lebanese security and territorial integrity.Öğe İran Devrimi’ni Okumak: Türkiye’de Basılan İran Devrimi Konulu Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme(2019) Elhan, Nail1979 yılındaki İran Devrimi’nin, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çoğu İslamcı hareket üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Devrimin ardından Türkiye’de devrime yönelik farklı tepkiler ortaya konulmuştur. Siyasi alanda Türkiye’nin üç önemli endişesi bulunmaktadır. Bunlar, İran’ın toprak bütünlüğünün bölünmesi endişesi, İran’ın komünizmin etkisi altına girmesi endişesi ve İran’da kurulan şeriat rejiminin endişesidir. Siyasi endişelerin aksine Türkiye ve İran’ın ekonomik ilişkileri gelişerek devam etmiştir. Toplumsal düzeyde ise iki farklı görüş bulunmaktadır. Türkiye’deki İslamcı çevreler İran Devrimi’ni farklı biçimlerde algılamışlardır. Bu hareketler içerisinde Devrim’i tümden reddedenler ya da İslami bir devrim olarak kabul edip mezhebi yönden eleştirenler olduğu gibi, devrime tamamen olumlu yaklaşıp benimseyenler ve benzeri bir devrimi Türkiye’de de gerçekleştirmek isteyenler de olmuştur. İlk gruba göre İran Devrimi İslami bir devrim değildir ve Batı’nın ya da Sovyetlerin etkisi altında gelişmiştir. Şiiliğe karşı olumsuz bir tavra sahip bu gruba göre Şiilik, İslam’a fitne sokmaktadır. Buna ek olarak, İran Devrimi’nin lideri Ayetullah Humeyni dini araçsallaştırmakta ve Şiiliği bir din gibi sunmaktadır. Bu sebeple İran Devrimi’ne karşı çıkılması gerekmektedir. Diğer grup ise Şiiliği İslami bir mezhep olarak görmekte ve İran Devrimi’nin ezilenlerin yanında ve müstakberlere karşı yapılmış bir uyanış hareketi olduğunu düşünmektedir. Devrim’e yönelik bu farklı bakışlar siyasal ve toplumsal hayatı etkilemesinin yanı sıra etkilerini basılan kitaplarda da göstermiştir. Propaganda niteliğinde sayılabilecek bu kitaplar, devrimi farklı yönlerden ele almışlardır. Kitaplardan bazıları, dini ve milli kimlikler üzerinden bir öteki algısı yaratma ve böylelikle İran Devrimi’nin Türkiye toplumuna ve Türkiye’deki yerleşik dini yapıya yabancılığını vurgulayarak devrimin olası etkilerini azaltmayı amaçlamıştır. Bazıları ise devrimin ve devrimi gerçekleştiren kadronun öne sürdüğü evrensel ve kapsayıcı dini anlayış çerçevesinde devrimin önemini Türkiye’ye tanıtmayı hedeflemiştir. Çalışma bu bağlamda, Devrim’den sonra Türkiye’de yayımlanan ve İran Devrimi’ni konu edinen söz konusu bu kitaplar üzerinden Devrim’in Türkiye’de algılanışını ele alacaktır. Çalışma söz konusu kitapları üç parametre etrafında inceleyecektir. İlk olarak, devrimin uluslararası boyutu ele alınacak ve söz konusu kitapların Soğuk Savaş konjonktüründe devrimin kaynağını tanımlamaları irdelenecektir. İkinci olarak, devrimin niteliğine, İran algılayışına ve Humeyni hakkındaki fikirlerine bakılacaktır. Bu kısımda devrimin İslami olup olmadığı, Türkiye-İran ilişkileri gibi konular ele alınacaktır. Son olarak, söz konusu kitapların Şiiliğe bakışları tartışılacaktır. Bu kısımda Şiiliğin Türkiye’deki toplumsal çevrelerden nasıl algılandığı izlenecektir. Sonuç olarak, devrimin İran’da yerleşme ve benimsenme sürecinde Türkiye’den görünüşünün bir fotoğrafı, söz konusu kitaplar aracılığıyla çekilecektir. Çalışmada birincil kaynaklar kullanılmış olup çalışma Türkiyeİran ilişkilerine farklı bir boyut katmak ve Türkiye-İran ilişkilerini ele alan literatür tarafından henüz değinilmemiş bir alanı ele alması hasebiyle literatüre önemli bir katkı sunmak iddiasındadır.Öğe Savaşın Propaganda Cephesi: İran Sinemasında Suriye İç Savaşı(2019) Elhan, Nail2011 yılında başlayan Suriye’deki iç savaş, devlet ve devlet-dışı aktörlerin dahli ile birlikte uluslararası bir hal almıştır. Savaşın tarafı olan aktörler, silahlı mücadelelerinin yanı sıra propaganda faaliyetlerinde de bulunmuşlar ve izledikleri politikalara meşruiyet kazandırma çabası içerisinde olmuşlardır. Bu süreçte İran da Suriye İç Savaşı’nda taraf olan ve propaganda faaliyetleri yürüten aktörlerden olmuştur. İran, 1979 yılındaki devrimin ardından değişen dış politika paradigması çerçevesinde Suriye savaşına müdahil olmuş ve savaş sürecinde mezhepçilik yaptığı, iç meselelerini göz ardı ettiği gibi gerekçelerle eleştirilmiştir. Bu eleştirilere karşı yumuşak bir güç olarak sinemayı propaganda aracı olarak kullanan İran, böylelikle hem dış politikada hem de iç politikada meşruiyet zemini aramıştır. Bu aşamada İran yönetimi tarafından propaganda amaçlı kullanılan “Şam Saatine Göre” filmi, İran’ın bu girişiminin bir ürünü olmakla beraber, devletin Suriye’deki iç savaşı algılayışına ve savaş sürecinde ürettiği söyleme örnek oluşturmaktadır. Çalışma bu bağlamda, 1979’daki İslami devriminden günümüze kadar İran’ın sinemayı bir propaganda aracı olarak kullanışını “Şam Saatine Göre” filminden hareketle, İranSuriye ilişkileri ve Arap Baharı çerçevesinde ele almaktadır. Çalışmada Teun A. Van Dijk’in eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılarak “Şam Saatine Göre” filminin analizi yapılmaktadır. İran’ın Suriye’deki savaşı algılayışının görsel ve söylemsel yollar ile yeniden inşa edildiği sonucuna ulaşılmaktadır. Çalışma, Suriye İç Savaşı, Arap Baharı ve İran’ın bu iki meseleye bakış açısı konusunda literatüre katkı sunma amacındadır.