Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Emen, Seval Ceren" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İş sağlığı ve güvenliği kültürü açısından Türkiye ve Japonya değerlendirmesi
    (Hitit Üniversitesi, 2023) Emen, Seval Ceren; Köse, Dursun Ali
    Bu çalışma, Türkiye ve Japonya arasında iş sağlığı ve güvenliği kültüründe mevcut olan benzersizlikleri ve bu iki ülkenin yasal düzenlemelerin hazırlanması ve günlük yaşama entegrasyonundaki farklı yaklaşımlarını inceler. Hem Türkiye hem de Japonya, dünya ekonomisinde önemli oyuncular olup iş sağlığı ve güvenliği kültürlerindeki farklılıklar iş kazaları ve meslek hastalıklarının engellenmesi için önemlidir. Japonya'nın çalışma düzenindeki detaylılık, disiplin ve organizasyon, ülkenin uzun yıllardır devam eden kültürel değerlerine dayanmaktadır. Öte yandan Türkiye'nin daha esnek, adapte olabilen ve çeşitli sektörlerde hızla değişebilen çalışma kültürü, tarihsel, sosyal ve ekonomik koşulların bir yansımasıdır. Bu çerçevede, Japon kültürünün Türkiye'deki uygulamalarla neden çeliştiğini ve benzer yasal düzenlemelerin farklı bir kültürde neden aynı başarıyı elde edemediğini anlamak için Hofstede'nin Kültürel Boyutlar Teorisi'ni de kullanarak bir değerlendirme yapmak faydalı olacaktır. Hofstede'nin Kültürel Boyutlar Teorisi, ulusal kültürlerin iş dünyasındaki etkilerini anlamak için altı temel boyutta incelenmesini önerir. Örneğin, Japonya genellikle yüksek belirsizliğe tahammül seviyesine sahip bir ülke olarak kabul edilir, bu da planlama ve detaylara verdikleri önemi açıklar. Aynı zamanda, Japonya kolektivist bir toplum olup bireyin değil grup ya da topluluğun menfaatinin önce geldiği bir yaklaşım sergiler. Türkiye'de ise, kolektivist ve bireycilik arasında bir denge söz konusudur. Bununla birlikte, iki ülke arasındaki iktidar mesafesi ve erillik-dişillik boyutlarında da farklılıklar bulunmaktadır. Bu çalışma, Hofstede'nin Kültürel Boyutlar Teorisi'ni temel alarak Türkiye ve Japonya arasındaki iş sağlığı ve güvenliği kültürel farklılıklarını aydınlatmayı amaçlarken iki ülkenin kültürel özelliklerinin bu kritik alanda nasıl etkili olduğunu anlamak, global iş birliği ve iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının daha etkin bir şekilde nasıl gerçekleştirileceği konusunda önemli içgörüler sağlayacaktır. Türkiye'de, toplumun birçok kesiminde görülen kadercilik ve tevekkül anlayışı, iş sağlığı ve güvenliği alanında da belirli etkilere neden olmaktadır. Kadercilik, bireylerin olayların ve sonuçların önceden belirlendiğine, kontrol dışı olduğuna inanmaları olarak tanımlanabilir. Tevekkül ise, önlem aldıktan sonra olası sonuçları kabullenme ve yüksek bir güce, genellikle Allah'a, tam bir güven içinde olma hali olarak tanımlanabilir. Bu iki kavramın iş sağlığı ve güvenliği bağlamında Türkiye'deki etkileri şu şekillerde görülebilir; Önlem almada gecikme: Kadercilik anlayışı, bazen bireylerin riskleri minimize etmek için proaktif adımlar atmalarını engelleyebilir. Eğer bir olayın ya da kazanın gerçekleşeceğine inanılıyorsa bu, önlem alma ya da güvenliği artırma konusundaki motivasyonu azaltabilir. Reaktif yaklaşım: Tevekkül anlayışı, kazaların ve olayların ardından bireylerin bu durumları kabullenmelerine ve "olması gerektiği gibi oldu" şeklinde düşünmelerine neden olabilir. Bu da oluşan sorunların kökenine inilmesini ve gelecekte benzer olayların engellenmesi için gerekli adımların atılmasını zorlaştırabilir. Eğitim ve farkındalık: İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri sırasında, bu tür bir kaderci yaklaşımın üstesinden gelmek için ekstra çaba sarf edilmesi gerekebilir. Çünkü bireyler, güvenlik prosedürlerinin gerçekten etkili olup olmadığı konusunda şüpheye düşebilirler. "Ne gerek var" ihmali kazayı doğurabilir. Yönetim yaklaşımı: Üst düzey yöneticiler ve işverenler de bu kavramlardan etkilenebilir. Özellikle maliyet ve zamanla ilgili baskılar altında iken bazı yöneticiler, güvenlik önlemlerini ihmal edebilir veya azaltabilir ve bu idrak ile "eğer bir şey olacaksa zaten olur" şeklinde bir ihmaller zincirine sebebiyet verebilir. Kültürel farkındalık ve değişim: Kadercilik ve tevekkül anlayışının iş sağlığı ve güvenliği üzerindeki bu etkilerini anlamak, organizasyonların bu konulara nasıl yaklaşması gerektiği konusunda rehberlik edebilir. Kültürel değerlerin farkında olmak ve bu değerlere saygı duyarak yaklaşım geliştirmek, iş yerinde daha etkili ve sürdürülebilir bir güvenlik kültürünün oluşturulmasına yardımcı olabilir. Sonuç olarak, Türkiye'deki kadercilik ve tevekkül anlayışının iş sağlığı ve güvenliği üzerinde yüksek etkileri bulunmaktadır. Bu etkileri anlamak ve ona göre stratejik yaklaşımlar geliştirmek, iş yerlerinin hem daha güvenli olmasına hem de çalışanların bu konudaki farkındalığını ve katılımını artırmaya yardımcı olabilir. Japonya, hem kültürel hem de tarihi açıdan iş sağlığı ve güvenliği konularına özgün bir perspektifle yaklaşır. Özellikle "hazırlık varsa endişe olmaz" anlayışı, Japon kültürünün bir parçasıdır ve toplumun çeşitli alanlarında –özellikle iş hayatında- görülür. Ayrıca, Japon dini inançları ve toplumsal değerleri, bireylerin sorumluluk almasını ve işlerini en iyi şekilde yapma eğilimini de destekler.

| Hitit Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Çorum, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim