Yazar "Kahveci, Rabia" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aile hekimlerinin sanatsal faaliyetleri(2015) Özkara, Adem; Seren, Sümer; Ayhan Başer, Duygu; Döner, Pınar; Kahveci, Rabia; Sencan, İrfan; Kasım, İsmail; Tekin, OğuzAmaç: Tıp ve sanat, tarih boyunca iç içe olmuştur. Sanatla ilgilenen hekimlerin diğerlerine göre meslek hayatlarında daha başarılı ve tatminkâr oldukları bilinmektedir. Bu çalışmada aile hekimlerinin sanata olan ilgilerinin; ilgilenilen sanat dallarının hangileri olduğunun ve bunun hekimlik uygulamalarındaki öneminin ortaya konması amaçlanmıştır. Yöntem: Bu kesitsel çalışma, Ocak-Şubat 2012 tarihlerinde, elektronik posta yolu ile aile hekimlerine ulaşılarak yürütülmüştür. Çalışmaya katılan aile hekimlerinin sanatla ilgisini saptamak amacıyla hekimlere sanatla ilgili görüşlerini değerlendiren bir anket uygulandı. Anket çalışmasına 272 (%18) katılımcı yanıt verdi. Bulgular: Çalışmaya katılanların %48,9’unu erkekler, %51,1’ini kadınlar oluşturmaktaydı. %57,3 (n=156) katılımcı sanatla ilgilenmekteydi. Katılımcıların en sık üç ilgi alanı; %26,5 (n=72) fotoğrafçılık, %14,7 (n=40) yazarlık, %14,0 (n=38) boyama olarak bulundu. Katılımcıların yapmak istediği sanatsal faaliyetler; %26,4 (n=72) bir müzik aleti çalmak, %16,2 (n=44) resim yapmak, %7 (n=19) tiyatro-sinema, %6,6 (n=18) yazarlık, %5,9 (n=16) fotoğrafçılık, %3,7 (n=10) ebru sanatı olarak saptandı. Katılımcıların %63,6’sı tıbbın sanatla bir ilişkisi olduğunu düşünmekteydi. “Tıp bir sanattır" düşüncesi ve sanatla ilgilenmek isteyenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı. Sonuç: Çalışmamızda fotoğrafçılık ve yazarlık, en çok ilgilenilen sanat dalı; müzik aleti çalmak ve resim yapmak ise en çok yapılmak istenen sanat dalı olarak bulunmuştur. Hastayı bebeklikten yaşlılığa kadar her evrede takip eden aile hekiminin, hastayla iletişimi bir sanat olarak algılaması çalışmaya katılan hekimlerin ortak görüşüydü. Bu nedenle aile hekimlerinin hastalarını ve kendilerini sanata yönlendirme desteğine ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.Öğe Aile hekimliği polikliniğine başvuran hastalarda malign melanom risk faktörlerinin değerlendirilmesi ve güneşten korunma hakkındaki tutumları(Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 2017) Ağadayı, Ezgi; Demir Alsancak, Aybüke; Üstünol, Duygu; Şencan, İrfan; Küçükceran, Hatice; Kahveci, Rabia; Özkara, AdemAmaç: Aile hekimliği polikliniğine başvuran hastaları malign melanom (MM) riski açısından değerlendirmek ve hastaların güneşten korunma hakkındaki tutumlarını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırmamız tanımlayıcı kesitsel bir çalışmadır. Çalışmaya Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği polikliniğine 1 Eylül- 1 Ekim 2016 (1 ay) tarihleri arasında başvuran 18 yaş ve üzeri 241 gönüllü hasta dâhil edildi. Anketimizde hastaların sosyodemografik özellikleri, MM risk faktörleri varlığı, güneşten korunma ile ilgili tutumları değerlendirildi. Bulgular: Hastaların %58,9'u kadın, % 41,1'i erkek idi ve yaş ortalaması 32,1 ± 0,7 yıldır . Hastalar güneşten korunma ile ilgili bilgilerini sıklık sırasına göre internet, televizyon programları ve gazete-dergilerden öğrendiğini belirtti. Katılımcıların günlük yaşamda güneşten koruyucu krem(GKK) kullanım oranı %54,4 iken, her gün düzenli olarak kullananlar %16,2 idi. Üniversite mezunu olanlarda , kadınlarda ve bu konuda dermatolog tarafından bilgilendirilenlerde GKK kullanımı anlamlı derecede daha yüksekti (sırasıyla p=0,043; p<0.001 ve p<0,001). MM risk faktörleri varlığına göre, katılımcıların %17,8'inin 0; %33,6'sının 1; %31,1'inin 2; %12,9'unun 3; %4,6'sının ise 4 tane risk faktörü vardı. Risk faktörlerini taşıma durumları ile günlük hayatta GKK kullanımları arasında anlamlı fark saptanmazken (p=0,339), tatilde GKK kullanımları arasında anlamlı fark saptanmıştır (p=0,025). Sonuç: Düzenli GKK kullanımının oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Aile hekimleri MM'nin önlenebilen tek risk faktörü olan güneşten korunmayla ilgili hastaların bilinçlendirilmesi konusunda aktif olarak rol almalıdır.Öğe Ankara devlet huzurevlerinde diabetes mellitus prevalansı: orjinal araştırma(İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2016) Dursun, Ümit Deniz; Kasım, İsmail; Sümer, Seren; Aksoy, Hilal; Kahveci, Rabia; Koç, Esra Meltem; Gücük, Sebahat; Şencan, İrfan; Özkara, AdemAmaç: Diabetes mellitus prevalansı 65 yaş üstü geriyatrik popülasyonda en fazladır. Huzurevlerinde yaşayanlar sıklıkla yaşlı kişilerdir, düşük fonksiyonel kapasite, yüksek kronik hastalık prevalansı, komplikasyon oranına sahiptirler. Çalışmamızın amacı, Ankara'nın tüm devlet huzurevlerinde, yaşlılarda diyabetes mellitus prevalansını ve risk durumlarını belirlemektir.Yöntem: Ankara devlet huzurevlerinde yaşayan kişilerin tümü çalışmamıza dahil edildi. Katılımcılara sosyodemografik özellikleri, kronik hastalıkları, kullandığı ilaçları öğrenmeye yönelik 21 sorudan oluşan anket uygulandı. DM tanısı almamış olan katılımcılara ayrıca Diyabet Risk Anketi (FINDRISC) uygulandı. Açlık plazma glikozu ölçüldü. Açlık plazma glikozu 126 mg/dl ve üstü olanlar diyabet kabul edildi. Bozulmuş açlık glikozu olanlara 75 g oral glikoz tolerans testi uygulandı. Veriler SPSS (Statistical Program for Social Sciences) sürüm 15.0 istatistik programı kullanılarak %95 güven aralığında, analiz edildi. Çalışmada yer alan değişkenlerin değerlendirilmesinde Shapiro-Wilks testi, ortanca, çeyreklikler arası genişlik-(ÇAG), Mann-Whitney U testi ve Spearman Rho korelasyon katsayısı kullanıldı.Bulgular: Sekiz yüz elli iki kişi ile çalışma yapıldı. Çalışmada diyabet prevalansı %25,5 olarak bulundu. Katılımcıların %12,8'inde bozulmuş açlık glikozu, %1,6'sında bozulmuş glikoz toleransı bulundu. HbA1c değeri elde edilen 62 bireyin HbA1c ortancası 7,0 (ÇAG=2,1) olarak tespit edildi. Risk anketi uygulanan bireylerden elde edilen risk skorları gruplandığında; 31 (%6,3) bireyin riskinin düşük, 241 (%49,7) bireyin riskinin hafif, 125 (%25,8) bireyin riskinin orta olduğu belirlendi. Diyabet gelişme riski yüksek olan 78 (%16,1), diyabet gelişme riski çok yüksek olan 10 (%2,1) birey tespit edildi. Sonuç: Diyabet prevalansı yaşla artmaktadır, bu yüzden bu konuya gerekli önem verilmeli ve önlemler alınmalıdır. Huzurevi gibi yaşlıların toplu olarak yaşadığı yerlerde çalışan kişilerin ise yaşlıların sağlık kontrollerini düzenli yaptırmaları, sağlık çalışanlarının ise yaşlı nüfusu değerlendirirken risk faktörlerini göz önünde bulundurarak takip ve tedavilerini yapmaları gerekmektedir.Öğe Birinci basamakta göz hastalarına yaklaşım ile ilgili aile hekimliği asistanlarının yeterliliklerinin değerlendirilmesi(2015) Biten, Hilal; Koç, Esra Meltem; Özçelik Çalışkan, Dilek; Kahveci, Rabia; Kasım, İsmail; Şencan, İrfan; Özkara, AdemAmaç: Çalışmanın amacı Ankara'daki aile hekimi asistanlarının göz hastalıkları ile ilgili düşüncelerini, bilgi düzeylerini ve eğitim ihtiyaçlarını belirlemektir. Ayrıca bu çalışma ile bu konuda farkındalık yaratmayı ve göz hastalarına verilecek standart bakımın geliştirilmesine yönelik yapılacak çalışmalara yol göstermeyi amaçladık.Yöntemler: 01/04/2015-01/05/2015 tarihleri arasında Ankara'daki eğitim ve araştırma/üniversite hastanelerinde çalışan aile hekimliği asistanlarına araştırmacılara tarafından geliştirilen bir anket uyguladık. Araştırmaya katılması için 200 aile hekimliği asistanına ulaştık ancak katılımcıların 196'sı anketi tamamladı. Veri analizleri Windows uygulaması için SPSS 21.0 paket programı ile yapıldı.Bulgular: Asistanların sadece %12,8'i tıp fakültesinde verilen göz hastalıkları eğitiminin yeterli olduğunu düşünüyor, fakat %54,1'i katılmıyor ve %33,2'si kısmen katılıyor. Tıp fakültesi süresince verilen eğitimi yeterli görmemelerinin en sık nedeni pratik uygulama yapma imkânının sağlanmamasıdır. Aile hekimliği asistanlarının %9,5'i aile hekimliği uzmanlık eğitimi süresince verilen göz hastalıkları eğitimini yeterli olduğuna katılıyor, fakat %67,5'i katılmıyor ve %20,5'i kısmen katılıyor. Asistanlar aile hekimliği eğitiminde verilen göz hastalıkları eğitimini yetersiz olduğunu düşünüyor çünkü eğitim programında göz hastalıkları rotasyonu isteğe bağlıdır.Sonuç: Aile hekimliği uzmanlık eğitim müfredatı birinci basamak sağlık hizmetleri için gerekli pratik ve teorik eğitimleri içermektedir. Bu kapsamda mecburi ve elektif klinik rotasyonlar uzmanlık eğitiminin önemli bir parçasıdır. Katılımcıların sadece %9,5'i uzmanlık eğitimi süresince verilen göz hastalıkları eğitiminin yeterli olduğunu düşünmektedir. Çalışma sonuçlarının bu konuda farkındalık yaratacağı ve birinci basamakta göz hastalarına yaklaşımın geliştirilmesine yönelik yapılacak yeni çalışmalara yardımcı olacağı düşünülmektedir.Öğe Dünyada hospitalist model uygulamaları ve bu modelin Türkiye’ye olası katkıları(Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2014) Başer Ayhan, Duygu; Kahveci, Rabia; Döner, Pınar; Özkara, AdemHospitalistler, birincil hedefleri, “yatan hastaların genel tıbbi bakımı” olan hekimlerdir. Hospitalist model, dünyadaki yatarak hasta bakımının manzarasını hızla değiştirmektedir. Hospitalist hekimlerin çoğu sertifikalı dahiliye uzmanları iken hospitalistlerin bazıları ise aile hekimleridir. Ancak Türkiye’de aile hekimleri için tanımlanmış bir kavram bulunmamaktadır. Amacımız; dünyadaki hospitalist kavramını ve aile hekimleri için yarattığı fırsatları gözden geçirmek ve Türkiye’deki uygulanabilirliğini tartışmaktır. Hospitalist model, birçok potansiyel avantaj sunmaktadır. Henüz Türkiye’de böyle bir uzmanlık alanı bulunmamaktadır. Peki, böyle bir uzmanlık alanı Türkiye için gerekli midir? Aile hekimlerinin, yatan hasta takibinde aktif rol alması, sağlık hizmetlerinin koordinasyonunun geliştirilmesinde gözle görülür bir fayda sağlayabilir.Öğe Etkin sağlık sistemleri için güçlü birinci basamak(Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2015) Ayhan Başer, Duygu; Kahveci, Rabia; Koç, Esra Meltem; Kasım, İsmail; Şencan, İrfan; Özkara, AdemGünümüzde sağlık hizmetleri; birinci basamak, ikinci basamak ve üçüncü basamak biçiminde örgütlenmiştir. Birinci basamak sağlık hizmetleri; sağlık hizmetleri örgütlenmesinde, merkezi konumda bulunmaktadır. Uluslararası araştırmalar; iyi eğitilmiş aile hekimlerinin çalıştığı etkili birinci basamak temelinde örgütlenmiş sağlık sistemlerinin, birinci basamağın geliştirilmesi pasif olanlardan hem ekonomik hem de klinik başarı olarak daha etkin sağlık bakımı sağladığını göstermektedir. Birinci basamak sağlık hizmetleri, içinde birçok yapısal elemanı barındıran çok boyutlu bir sistemdir. Birinci basamak alt yapısının güçlü oluşturulduğu, insan gücünün ve diğer kaynakların tüm toplumda dengeli dağılımının yapıldığı sağlık sistemine sahip ülkelerde toplum sağlık sorunları daha çabuk ve kolay çözümlenmekte, böylece sağlık eşitsizlikleri engellenmiş olmaktadır. Birinci basamağı güçlü olan ülkelerde ikinci ve üçüncü basamağa sevk oranları düşmekte ve aile hekimleri, hastalarının çoğunun sağlık ihtiyaçlarına tatminkâr cevap verebilmektedir. Ayrıca, sağlık giderlerinin gayri safi milli hâsıladaki payının daha düşük olduğu ülkeler, sağlık hizmet sunumunda daha maliyet etkindirler. Ülkemizin de içinde bulunduğu çoğunluğu Avrupa birliğinden olan 31 ülkede devam eden ve 2013'de sonuçlanması planlanan "Avrupa'da Birinci Basamağın Kalite ve Maliyeti" (QUALICOPC) isimli çalışmada ülkelerin birinci basamak sağlık sistemlerinin performansı kalite, eşitlik ve maliyet açısından değerlendirilmektedir. Bu çalışma sonucunda güçlü birinci basamağın gerekleri ve sağlık sistemleri performansına katkısıyla ilgili sorulara cevap beklenmektedir. Bugün Türkiye'de birinci basamak sağlık hizmetlerinde kökten bir değişim süreci yürütülmektedir. Aile hekimliği uygulaması, hem sağlık çalışanları, hem de vatandaşlar açısından alışılması ve düzenlenmesi vakit alacak uzun bir süreçtir. Genel sağlık sistemimizle birlikte aile hekimliğinin aksayan yönlerinin sürekli revize edilerek hızla gelişmesi ve ülkemizin dünyada örnek gösterilen ülkeler arasına girmesi en içten dileğimizdirÖğe Evaluation of dietary habits during pregnancy(Turkish Society of Obstetrics and Gynecology, 2015) Şenol Eren, Nihal; Şencan, İrfan; Aksoy, Hilal; Koç, Esra Meltem; Kasım, İsmail; Kahveci, Rabia; Samur, Gülhan; Özkara, AdemObjective: Pregnancy is a special period of increased nutritional needs during which conscious nutritional support is required. Insufficient and imbalancednutrition in this period of life causes serious conditions that affect both child and mother. This study aimed to evaluate the relationship between pregnancyand nutrition/nutritional habits during pregnancy.Materials and Methods: In this descriptive study, a questionnaire was conducted on a voluntary basis to pregnant women who were admitted to thePregnancy Outpatient Clinic of Obstetrics and Gynecology Department at Ankara Numune Training and Research Hospital. Questions about generalinformation, pregnancy-related information, thoughts and knowledge about breastfeeding, nutritional habits, and meal frequency were asked to pregnantwomen. Three hundred fourteen questionnaires were assessed in the study. SPSS for Windows Version 16.0 and MS-Excel 2007 were used for statisticalevaluations. P<0.05 was accepted as statistical significance.Results: There was a statistically significant relationship between pre-pregnancy body mass index (BMI) and number of pregnancies; level of educationand income levels; number of children and history of caesarian section as an additional problem within previous pregnancies. The change of nutritionalhabits during pregnancy was examined; we found that consumption of fruits (51%) and vegetables (40.8%) increased the most, while intake of tea (26.1%)and redmeat (21%) mainly decreased during pregnancy. It was found that during pregnancy 20.4% of pregnant women had never consumed fish, 13.1%abstained from red meat, and 12.4% excluded white meat from their diet.Conclusions: We believe that this study will help to raise awareness about adequate and balanced nutrition during pregnancy and to define specialnutritional recommendations. © 2015, Turkish Society of Obstetrics and Gynecology. All rights reserved.Öğe Evaluation of Quality of Life in Patients who Follow Up with the Diagnosis of Diabetes and Related Factors: a Pilot Study for Turkey(Duzce Univ, 2015) Koc, Esra Meltem; Baser, Duygu Ayhan; Ozkara, Adem; Kahveci, Rabia; Alsancak, Aybuke Demir; Yasar, Ilknur; Yilmaz, Tarik ErenObjective: The aim of this study was to make a pilot study before the study which was planned at the national level in Turkey, named as quality of life in patients with the diagnosis of diabetes mellitus and its associated factors: a 2-year prospective cohort study . Methods: A questionnaire which has been developed by researchers and the ADDQoL 19 (The Audit of Diabetes - Dependent Quality of Life 19) scale which aims to determine the diabetic patients' quality of life levels were used in the study. Results: For the pilot study questionnaire was administered to 76 patients. Of the patients, 39.5% were male and 60.5% were female. The mean age of patients' was 55.39 +/- 0.89 years and 72.4% of them are with type 2 diabetes mellitus. According to the results of ADDQoL scale, the quality of life of patients was found to be adversely affected from diabetes mellitus at a rate of 96.1%. Conclusion: The purpose of studies about DM prevention and control in Turkey is Turkey with high quality of life in diabetic patients. By this pilot study, it is shown that analyzable and administrable comprehensive research can be done. Therefore, the new studies are important to shed light on the arrangements and the application.Öğe Exploring guideline adaptation strategy for Turkey: Is “ADAPTE” feasible or does it need adaptation as well?(Blackwell Publishing Ltd, 2018) Ayhan Başer, Duygu; Kahveci, Rabia; Baydar Artantaş, Aylin; Yaşar, İlknur; Aksoy, Hilal; Koç, Esra Meltem; Kasım, İsmail; Kunnamo, Ilkka; Özkara, AdemRationale, aims, objectives: Clinical Practice Guidelines are mostly developed by 3 methods; namely, de novo, adoption, and adaptation. Nonpublished studies and authors experience shows that most guidelines in Turkey are either by adoption or by adaptation. There is no available local tool for adaptation, so the process is not standardized and most of the time not explicitly defined. The objective of this study is to search for international guideline adaptation tools and test their feasibility in Turkish context, to serve a final goal of developing a unique local strategic tool for guideline adaptation. Methods: The methodological design of this study includes selection of an international tool for Clinical Practice Guideline adaptation, piloting this tool with selected Turkish guidelines, identifying the feasibility of this tool and exploring the needs for adaptation of the tool, drawing recommendations for adaptation of the strategies, and validation of the process by local experts. Results: The study from planning phase to finalizing the guidance, including pilot studies and panel but excluding translation of ADAPTE, lasted 18 months. Nine researchers were involved in the adaptation process and 15 more experts were involved in the validation panel. Following the suggestions of the research team on modifications and validation through the expert panel; 2 steps of the ADAPTE toolkit were rejected, 2 steps were accepted by modification, 7 steps were accepted by additional recommendations. In addition, 2 tools were suggested to be added to the toolkit. Conclusion: This is the first study on adaptation of guidelines in Turkey. Pilot adaptation of 2 guidelines with ADAPTE revealed that ADAPTE is a useful and feasible tool in Turkish setting, but might require certain changes in recommendations and revision of tools. © 2017 John Wiley & Sons, Ltd.Öğe Factors affecting daily instrumental activities of the elderly(TÜBİTAK, 2015) Şahin, Ayfer; Tekin, Oğuz; Cebeci, Sevsen; Işık, Bünyamin; Özkara, Adem; Kahveci, Rabia; Canbal, Metin; Kunt, Şeyda; Şencan, İrfanBackground/aim: In order to determine elderly people’s capabilities in daily activities, we evaluated the factors that may affect their daily instrumental activities. Materials and methods: We performed an observational, analytical, and cross-sectional study on 101 patients above 60 years of age in 2008 and 2009. We applied the Lawton Instrumental Activity of Daily Living (IADL) scale, the Standardized Mini-Mental State Examination (SMMSE), and the Geriatric Depression Scale (GDS) during one-on-one interviews with the patients. Demographic data and disability levels were also recorded. These data were used to evaluate the possible effects of factors on the IADL scale. Results: Statistical analyses indicated that total scores of instrumental activities are affected negatively by increased age, female sex, and literacy (P < 0.001, P = 0.005, and P = 0.021), whereas scores are affected positively by educational level (P = 0.047). Conclusion: Our findings suggest that increased age, sex, literacy, and education levels influence elderly people’s daily instrumental activities. Daily functional activities and factors influencing these activities should be determined in order to increase elderly people’s quality of life and independence. It is important to evaluate elderly people’s capabilities in daily activities. © TÜBİTAK.Öğe Hastalarda hekim algısına yönelik bir ölçek geliştirme çalışması: hekim ilişkili sağlık hizmeti algılama(Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 2016) Heybet, Meryem; Tekin, Oğuz; Kahveci, Rabia; Heybet, Eyup Ruşen; Yarloğlueş, Gülsüm; Şencan, İrfan; Kasım, İsmail; Özkara, AdemAmaç: Hastalarda hekim ilişkili sağlık hizmet sunumunun nasıl algılandığını ölçebilecek güvenilirlik ve geçerliliği yapılmış bir anket formu (ölçek) elde etmeyi amaçladık. Yöntem: Tasarladığımız anket formu, içerik ve kapsam geçerliliği yönünden (Soruların faktörle uyumu,faktörlerin uygunluğu ve yeterliliği), konu ile ilgili 3 uzman doktor tarafından değerlendirildi. Değerlendirme sonucunda 8 faktör altında 77 tutum cümlesinden oluşan bir anket (pilot test) hazırlandı. Bu cümlelere verilecek cevaplar için 5'li Likert tipi ölçek ile ölçüm planladık. Rastgele seçtiğimiz çalışmaya katılmayı kabul eden 18 yaş üzeri 93 hastaya anketimizi değerlendirmede; Güvenilirlik (Reliability), Faktör analizi (Quartimax yöntemi) ve toplam varyans analizi (Total Variance Explained) kullandık. Bulgular: Anketin genel Cronbach's Alfa değerinin 0.891 (Düzeltilmiş 0.894) olduğunu tespit ettik. Faktör analizi (Quartimax yöntemi) sonucunda 34 tutum cümlesini 6 faktör altında topladık. Faktörlerin son şekline: Hekimler hakkında bilgi, Hastane kurallarına uyma, Güven, Saygınlık, İletişim, Hekime karşı şiddete ilişkin düşünceler olarak adlandırdık. Yaptığımız Total Variance Explained Analizi sonucunda, ölçeğin hastalardaki sağlık hizmeti algısını %58.8 oranında ölçebilir olduğunu gördük. Sonuç: Toplumda giderek önemi artan bir sorunu analiz etmeye yönelik geliştirmeyi amaçladığımız anketimiz, geçerlilik ve güvenilirlik analizi yapılmış bilimsel bir ölçek haline gelmiştirÖğe Komplikasyondan tanıya: Vena kava superior sendromundan Behçet hastalığına(2015) Albayrak, Turgay; Günay, Emrah; Ünsal, Selim; Şencan, İrfan; Kasım, İsmail; Kahveci, Rabia; Özkara, AdemVena kava superior sendromunun (VKSS) belirti ve bulgularını damar tıkanıklığının seviyesi, şiddeti, süresi ile kollateral gelişimi belirlemektedir. Ayrıca hastalığın altında yatan nedene göre de belirti ve bulgulara rastlanabilir. Behçet Hastalığı damar tutulumuna bağlı olarak VKSS'una neden olabilmektedir. Türkiye, Behçet Hastalığının görülme sıklığı yüksek olan ülkelerden biridir. Bu olguda boyunda şişlik, nefes darlığı ve baş dönmesi ile başvuran hastada, Behçet Hastalığının neden olduğu VKSS anlatılmıştır.Öğe Physicians' attitudes toward home healthcare services in Turkey: A qualitative study(Taylor and Francis Ltd, 2015) Aksoy, Hilal; Kahveci, Rabia; Döner, Pınar; Aksoy, İhsan; Ayhan, Duygu; Koç, Esra Meltem; Şencan, İrfan; Kasım, İsmail; Özkara, AdemBackground: Because of the growth of the older population and the prevalence of chronic diseases, home care services (HCS) have become an important aspect of healthcare worldwide. However, various difficulties and deficiencies are present in the provision of these recently implemented services in Turkey. Modifications to home healthcare services are in progress. Objective: Physicians have an active role in home healthcare services. The present study was performed to examine physicians' attitudes toward this service in detail. Methods: Twenty-six physicians who provide home healthcare services in the city of Ankara were included in the study. We conducted in-depth, semi-structured, face-to-face interviews. The interviews were audio-recorded, transcribed, and qualitatively analysed. Results: Most physicians thought that home care could be provided to patients who are bedridden, are very old, have a chronic disease, have problems leaving the house, or do not have family support. They also expressed displeasure about the abuse of services and discordance of organization between hospitals and primary care centres. They noted that real circumstances in practice were not compatible with regulations and that cooperation and coordination between departments are necessary and important. Conclusion: The current study underlines physicians' interest in and support of the home care system, which has various drawbacks and limitations. Legislation needs to be further changed to improve the quality of service and eliminate deficiencies in home healthcare. © 2015 Taylor & Francis.Öğe Supervarfarinin cilt emilimi sonucu ortaya çıkan INR yüksekliği ve vitamin K eksikliği: Olgu sunumu(Logos Medical Publishing, 2015) Bahadır, Adem; Akça, Ömer; Bülbül, İskender; Kahveci, Rabia; Özkara, AdemSupervarfarin günümüzde tarımsal ilaçlamalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle fare zehirlerinde yüksek miktarlarda bulunmakta olup, koruyucu önlemler alınmazsa zehirlenmelerle karşılaşılabilmektedir. Literatürde superwarfarinin özkıyım amaçlı oral alımıyla ilgili birçok zehirlenme ve kanama olgusu bildirilmiştir. Supervarfarinin, olgumuzda olduğu gibi cilt emilimiyle entoksikasyonuna dair olgularsa enderdir. Ayrıca, yetişkinlerde K vitamini eksikliğine de pratikte pek sık rastlanmamaktadır. Bu olguda ender bir zehirlenme yolu olan cilt emilimi ile superwarfarin entoksikasyonu sonrası saptanan INR yüksekliği ve K vitamini eksikliğinden söz edilecektir.Öğe Syrian refugees in Turkey: Numbers and emotions(Lancet Publishing Group, 2013) Döner, Pınar; Özkara, Adem; Kahveci, Rabia2 years have passed since the confl ict in Syria began; it has cost thousands of lives, and injured and displaced many. This confl ict has caused almost half a million Syrians to fl ee, seeking safety in Turkey...Öğe The future of elderly care in Turkey(2014) Albayrak, Turgay; Kahveci, Rabia; Özkara, Adem; Kasım, İsmailAlthough elderly and end-of-life care have been neglected in Turkey, because older people did not constitute a high percentage of the population, the proportion of citizens aged >65 years is now 7.5%, with this proportion expected to increase to 10.2% by 2023, 21% by 2050 and 28% by 2075.1 These estimates put Turkey as one of the most rapidly ageing populations in the world and have stimulated research and discussions around healthy ageing, chronic disease management and elderly care.Öğe The ideas about advanced life support and affecting factors at the end-stage of life in a hospital in Turkey(Public Library of Science, 2017) Albayrak, Turgay; Şencan, İrfan; Akça, Ömer; Koç, Esra Meltem; Aksoy, Hilal; Ünsal, Selim; Bülbül, İskender; Bahadır, Adem; Kasım, İsmail; Kahveci, Rabia; Özkara, AdemBackground The participation of the people in health decisions may be structured in various levels. One of these is participation in decisions for the treatment. “Advanced directives” is one of the examples for the participation in decisions for the treatment. Aim We wanted to determine the decisions on advanced life support at the end-stage of life in case of a life-threatening illness for the people themselves and their first degree relatives and the factors effecting these decisions. Design and setting The cross-sectional study was conducted with volunteers among patients and patient relatives who applied to all polyclinics of the Ankara Numune Training and Research Hospital except the emergency, oncology and psychiatry polyclinics between 15.12.2012 and 15.03.2013. Method A questionnaire, the Hospital Anxiety Depression (HAD) scale, and Templer’s Death Anxiety Scale (TDA) were applied to all individuals. SPSS for Win. Ver. 17.0 and MS-Excel 2010 Starter software bundles were used for all statistical analysis and calculations. Results The participants want both themselves and their first degree relatives included in end-stage decision-making process. Therefore, the patients and their families should be informed adequately during decision making process and quality communication must be provided. Conclusion Participants who have given their end-stage decisions previously want to be treated according to these decisions. This desire can just be possible by advanced directives.When moral and material loads of end-stage process are taken into consideration, countries, in which advanced directives are practiced, should be examined well and participants’ desire should be evaluated in terms of practicability. © 2017 Albayrak et al. This is an open access article distributed under the terms of the Creative Commons Attribution License, which permits unrestricted use, distribution, and reproduction in any medium, provided the original author and source are credited.Öğe Tip 2 diyabetli hastaların aile hekimiyle iletişimi ile ilgili görüş ve deneyimleri: Kalitatif çalışma(2014) Başer Ayhan, Duygu; Kahveci, Rabia; Aksoy, Hilal; Döner, Pınar; Kasım, İsmail; Şencan, İrfan; Özkara, AdemAmaç. Bu niteliksel çalışmada, Tip 2 diyabetli hastaların takiplerinde birinci basamağı tercih etme durumlarının, birinci basamaktaki DM yönetimine dair görüşlerinin, aile hekimleri ile aralarındaki iletişiminin ve aile hekimleri ile iletişimlerinde etkili olan faktörlerin ve nedenlerinin saptanması amaçlandı. Yöntem. Çalışmamıza araştırmaya katılmaya gönüllü olanlardan, maksimum çeşitlilik örneklemesi ile seçilmiş 20 Tip 2 diyabetli hasta katıldı. Hastalar ile derinlemesine, yarı yapılandırılmış, yüz yüze görüşmeler yapıldı. Görüşmelerin tümü dijital olarak kaydedildi ve yazıya aktarıldıktan sonra kalitatif olarak analiz edildi. Bulgular. DM hastaları, kapsamlı, bütüncül yaklaşımı ve aile sağlığı merkezine kolay ulaşımından dolayı takiplerinde aile hekimini seçebilmektedirler. Aile hekiminde aradıkları özellikler ise samimiyet, ulaşım kolaylığı, empati ve yüksek bilgi düzeyidir. Sonuç. Çalışmamızda, sağlık hizmetleri içinde çok önemli bir yere sahip olan birinci basamak sağlık sistemlerinde çekirdek yeterliliklerinin, DM gibi kronik hastalıkların yönetiminde hastaların aile hekimlerinden beklentileri doğrultusundaki gereken özellikleri karşıladığı saptandı.