Yazar "Poyraz, Fatma" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Katılım bankalarına yönelik yatırımcı algısı: Çorum ili örneği(Hitit Üniversitesi, 2018) Sakınç, Sıdıka Öznur; Poyraz, FatmaKatılım Bankacılığı faizli sistem yerine kâr- zarar esasına göre çalışan bir sistem üzerine kurulmuş bulunmaktadır. Bu sistemi faizli sistemden ayıran en önemli farklardan biri, yatırım yapılırken bu yatırımdan elde edilecek getiri düzeyinin belli olmamasıdır. Tasarruflarını inançları doğrultusunda kullanmayı tercih eden yatırımcı kesimi genellikle tasarruflarını bu sistemde değerlendirmeyi tercih etmektedir. Türkiye’de Katılım Bankaları’nın pazar payı sektörde %5 seviyesinde bulunmaktadır. Katılım bankası yatırımcısını etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörlerin başında katılım bankalarının İslami şartlara uygunluğu, nakit para yerine makine/malzemenin verilmesi, kâr zarar ortaklığı esasına göre çalışması gibi konular yer almaktadır. Bu çalışma, tasarruflarını Katılım Bankasında değerlendiren yatırımcıların, bu bankaları seçme nedenlerini araştırmak amacı ile yapılmıştır. Bu nedenleri araştırmak için yüz yüze anket yöntemi uygulanmıştır. Çalışmanın verileri Çorum il merkezindeki Katılım Bankası müşterilerine uygulanan anketlerden elde edilmiştir. Elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda bu bankaların İslami şartlara uygun olması, daha güvenilir bulunması, kredi ve geri ödeme imkânlarının diğerlerine oranla daha avantajlı olması gibi nedenlerle tercih edildiği görülmüştür.Öğe Türkiye'nin iktisadi ve mali yapısının ekonomik kırılganlık göstergeleri kapsamında incelenmesi(Hitit Üniversitesi, 2022) Poyraz, Fatma; Aytaç, DenizGünümüzde küreselleşme farklı bir boyut kazanmış ve finansal liberalleşmenin artmasıyla beraber ekonomik dalgalanmalar coğrafi sınırlar ne olursa olsun tüm ekonomileri etkileyecek bir duruma gelmiştir. Bu durum, ekonomilerin dış şoklara karşı savunmasız hale gelmesine ve krizlere sürüklenmesine neden olmaktadır. Ekonomilerin iç ve dış şoklar nedeniyle krize sürüklenmeleri ve kısa sürede eski durumlarına dönememeleri kırılganlık kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çalışmada, Türkiye ekonomisi odak noktası olmak üzere; kırılganlık ile krizler arasındaki ilişki incelenmekte, ekonomileri krizlere sürükleyen kırılgan yapı ve ekonomik dayanıklılığın artırılması için uygulanması gerekli olan yapısal reformlar değerlendirilmektedir. Çalışmada kırılganlık kavramından yola çıkılarak 2013 yılında ortaya atılan "Kırılgan Ekonomi" kategorisi içinde yer alan ülkelerin ekonomik performansları incelenmiş ve özellikle bu ülkelerin enflasyon, işsizlik ve büyüme kalemlerinde başarısız oldukları sonucuna varılmıştır. Türkiye de "Kırılgan Ekonomiler" arasında yer aldığından bu ülkelerle beraber Türkiye'nin de temel ekonomik performans göstergeleri gözden geçirilmiş ve ekonomik büyümedeki istikrarsızlık, yüksek enflasyon ve faiz riski gibi unsurların ülkeyi kırılgan bir duruma getirdiği sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda hem ülkenin kalkınması ve gelişmesi için hem de kırılgan yapının sonucu olarak meydana gelen krizlerden sonra ekonominin tekrar eski haline dönebilmesi adına bazı yapısal reformlar ortaya konmuştur. Bu reformlar bağlamında 1923 İzmir İktisat Kongresi, Beş Yıllık Sanayi Planları, Beş Yıllık Kalkınma Planları, 24 Ocak Kararları (1980), 5 Nisan Kararları (1994), Enflasyonu Düşürme Programı ve Güçlü Ekonomiye Geçiş Programları incelenmiş ve son olarak uluslararası kuruluşların mutabık olduğu yapısal reform önerileri değerlendirilmiştir. Literatür incelendiğinde kırılganlık nedenlerinin belli başlı ve net olarak ortaya konulmasa da belli ortak noktaları mevcuttur. Yüksek enflasyon yavaş büyüme, fazla dış açık ve nakit paraya olan yüksek bağımlılıktır. Her ülkenin kendine has ekonomik dinamikleri olduğundan Türkiye ekonomisinde de kırılganlığa neden olan faktörler diğer ülkelere göre değişkenlik göstermektedir. Özellikle ekonomik büyümede istikrarsızlık, kur ve sermaye hareketlerindeki dalgalanmalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bağımsızlığının kısıtlanması gibi faktörlerin Türkiye ekonomisini kırılganlığa sürüklediği görülmüş ve bu kavramlar çerçevesinde değerlendirmeler yapılmıştır.