Bildiri Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    Alaca Creek (Çorum) litter - a preliminary study to explore the extent of pollution
    (MARFRESH2018, 2018-10) Yılmaz, Özgen; Cerim, Hasan; Özcan, Gülnaz; Tarkan, Ali Serhan; Özcan, Tahir
    This study, which aims to increase public awareness about freshwater pollution by use of local instances, was carried out in April 2018 at Alaca Creek on the basis of 3 sampling points. Litter – the majority of which is from domestic sources – were collected by hand using the large plastic bags to bring them together while classifying the waste under some particular classes: Plastic, metal, paper (paper/wood/fabric) and glass. During the litter collection period, only water body and littoral zone were cleaned out. Sampling points on the creek were chosen to represent litter outputs of pre-urban, mid urban and post-urban areas. Percentages of materials were determined for each litter material as; plastic %79.1, metal %3.65, glass %7.29, and paper %9.96. Litter densities of three sampling points were standardized according to 1000 m2; plastic 1231 item/1000 m2 – 182 kg/1000 m2, metal 61 item/1000 m2 – 18 kg/1000 m2, glass 107 item/1000 m2 – 24 kg/1000 m2, and paper 148 item/1000 m2 – 11 kg/1000 m2. As results of this preliminary/short-term assessment study, it can be easily said that plastic litter is the predominant type of waste among all others, and the second sampling point – urban area – is the most polluted site by all types of litters mentioned. To increase awareness about environmental pollution, especially water pollution, local governments such as Alaca Municipality will be informed at an institutional level in order to protect and maintain the health of Alaca Creek.
  • Öğe
    Gonadal anomalies in European sea bass (dicentrarchus labrax linnaeus, 1758) and common sole (solea solea linnaeus, 1758) from Güllük Bay, Southern Aegean Sea
    (FABA, 2018-12-17) Cerim, Hasan; Yılmaz, Özgen; Baba, Esin; Bilge, Gökçen; Ateş, Celal; Genç, Ercüment
    European seabass and common sole are commercially important species for worldwide fisheries. A European sea bass, Dicentrarchus labrax, specimen (TL 45.3 cm and W 1203.21 g) and a common sole, Solea solea, (TL 26.2 cm and W 180.52 g) were caught off the coast of Boğaziçi, located in Güllük Bay, Muğla, Turkey by a trammel net in December 2013 and in October 2015, respectively. In European sea bass inside the abdominal cavity, abnormally, both new and unabsorbed gonad tissues were observed, together. Although unabsorbed gonad had a membrane, it was surrounded by a new membrane. Unabsorbed and dark colored gonads were found atrophic and new gonad membrane were coated old gonad tissue and egg production were found in normal. In common sole, when the ovaries should be placed in eyeless and eyed side, eyeless side of ovary was in eyed side of abdominal cavity. In this case, it was found that there was no side-separation in ovaries. Industrial and domestic pollution may cause serious environmental problems which are closely related to anomalies in aquatic organisms. On the other hand, genetic characteristics of organisms may be another factor of this kind of abnormalities.
  • Öğe
    Bacterial genital system infections of horses
    (Gece Kitaplığı, 2018-04) Günaydın, Elçin; Goncagül, Gülşen; Yılmaz, Kemal; Arapgirlioğlu, Hasan; Atık, Atilla; Hızıroğlu, Salim; Elliot, Robert L.; Atık, Dilek
    In this chapter, you can find helpful information based on etiology, transmission ways, clinical symptoms, recommendations of prevention and control strategies about venereal transmitted bacterial diseases caused by Tylorella equigenitalis, agent of Contagious Equine Metritis (CEM), Klebsiella pneumonia and Pseudomonas aeruginosa. To help the breeders and owners of the horses in conjunction with their veterinarians is aimed in this chapter.
  • Öğe
    Gastronomi ve mutfak sanatları bölümü öğretim elemanlarının ders programlarına yönelik algıları
    (İKSAD Yayınevi, 2018-12-29) Yazıcıoğlu, İrfan; Özata, Esra; Tanrıtanır, Bülent Cercis; Manafidizaji, Amenah
    Gastronomi, içerisinde sanatı ve bilimi barındıran bir kavramdır. Toplumun kültürü ve yemek alışkanlıkları arasındaki ilişkiyi inceleyen yiyecek ve içecek bilimi ve sanatı olarak tanımlanabilir. Gastronomi aynı zamanda yiyecek ve yeme içme bilimi olmanın yanında, bir sanat ve kültür felsefesi olarak ifade edilebilir. Gastronominin sanatsal kısmının öğrenilmesi kişinin yaratıcılığı ile ilgiliyken, bilim kısmının öğrenilmesi iyi bir eğitim sistemiyle ilgilidir. Gastronomi eğitimi, Türkiye’de orta ve yükseköğretim kurumları tarafından yürütülen programlarla gerçekleştirilmektedir. Gastronomi eğitimi, yoğun uygulama gerektiren bir süreci kapsadığı için teorik dersleri yürüten öğretim elemanının yanı sıra sektör deneyimi olan ve uygulama alanında uzmanlaşmış öğretim elemanlarına ihtiyaç duymaktadır. Bu kapsamda gastronomi ve mutfak sanatları bölümünün amacı; yiyecek-içecek sektörüne kaliteli elemanlar ve yöneticiler yetiştirip, ülkeye ait mutfak kültürünün en iyi şekilde tanıtılmasını sağlamak ve gastronomi alanına katkı sağlayacak akademisyen yetiştirmektir. Gastronominin sağlam temeller üzerinde yükselebilmesi, ülkenin gastronomi eğitimine verdiği önemle doğru orantılıdır. Bu doğrultuda araştırmanın amacı; Türkiye’de gastronomi ve mutfak sanatları eğitimi veren fakülte ve meslek yüksekokullarındaki öğretim elemanlarının ders programlarına yönelik algılarını tespit etmektir. Araştırmanın evreni Türkiye’de gastronomi ve mutfak sanatları eğitiminin verildiği 17 fakülte ve 9 meslek yüksekokulundaki 204 öğretim elemanından oluşmakta ve bu kapsamda 45 öğretim elemanına ulaşılmıştır. Veri toplama aracı olarak anket formları kullanılmıştır. Anket iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde demografik bilgilere yönelik sorulara, ikinci bölümde ise öğretim elemanlarının uyguladıkları ders programlarına yönelik algılarına ilişkin ifadelere yer verilmiştir. Elde edilen veriler istatistik paket programında T testi kullanılarak analiz edilmiştir.
  • Öğe
    Diyabet oluşturulmuş ratlarda arpa çiminin tüy mineral seviyelerine etkileri
    (Young Scholars Union, 2017-08-23) Yaşar, Semih; Comba, Bahat; Mis, Leyla; Comba, Arzu
    Diyabet ve oluşturduğu komplikasyonların önlenmesi günümüzde büyük önem oluşturmaktadır. Arpa çimi bu konuda ümit vadetmektedir. Bu çalışmada diyabet oluşturulmuş ratlarda arpa çiminin (AÇ) tüy mineral düzeylerine etkisinin araştırılması amaçlandı. Arpa, dünyanın en kapsamlı yeti Ştirilen ekinlerinden biridir. Arpa çimi (AÇ), arpanın yeni filizleridir ve çok çeşitli besin maddeleri ve bitki hormonları içerir. Diyabet, dünyada giderek büyüyen kronik bir metabolizma bozukluğudur. Bazı makro ve iz elementlerin memelilerde bir takım fizyolojik fonksiyonlar için gerekli olduğu kabul edilmektedir. Mineral fazlalığı veya yetersizliğine bağlı dengesizlikler bazı patolojik durumlarla ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmada her grupta 6 rat bulunan dört grup olu Şturuldu; Kontrol (K) grubuna 7 gün için i.p. olarak fizyolojik tuzlu su enjekte edildi; Diyabet (DM) grubuna bir kez Streptozotosin (45 mg/kg) i.p. olarak enjekte edildi; Arpa çimi (AÇ) grubuna 4 hafta süresince oral olarak 3 ml/rat/gün arpa çimi suyu verildi; DM+AÇ grubuna bir kez Streptozotosin (45 mg/kg) i.p. olarak enjekte edildi ve 4 hafta boyunca oral olarak 3 ml/rat/gün arpa çimi suyu verildi. 4 hafta sonunda tüm ratlardan hafif sedasyon altında tüyler alındı. Diyabet grubunda Cu ve Zn elementlerinin düzeylerinde kontrol grubuna kıyasla azalmalar görüldü. Na elementi düzeylerinde DM+AÇ ve AÇ gruplarında kontrole kıyasla bir azalma, DM grubunda ise kontrole göre bir artış gözlendi. Diyabette arpa çimi kullanımı denenebilir
  • Öğe
    Buğday çiminin diyabetli ratlarda bazı hematolojik ve lipit parametrelerine etkisi
    (Young Scholars Union, 2017-08-22) Mis, Leyla; Comba, Bahat; Yeltekin Çilingir, Aslı; Uslu, Sema
    Bu çalışmada deneysel diyabet oluşturulmuş ratlarda buğday çiminin kan parametrelerine ve lipit profili üzerine etkisinin araştırılması amaçlandı. Çalışmada kullanılan ratlar rastgele seçilerek her biri 8 rattan oluşan 4 gruba ayrıldı: Kontrol grubu, tek doz 1 ml fosfat-sitrat tamponu (pH: 4.5) verildi., Diyabet grubu;45 mg/kg tek doz streptozotosin ip enjeksiyon yapıldı., Buğday çimi grubu; ağızdan 10ml/kg/gün 6 hafta buğday çimi ektraktı verildi, Diyabet+Buğday çimi grubu;45 mg/kg tek doz streptozotosin ip enjeksiyon yapıldı ve ağızdan 10ml/kg/gün 6 hafta buğday çimi ektraktı verildi. Deneysel çalışma tamamlanınca 6 haftanın sonunda kan örnekleri alındı.Hematolojik parametreler kan sayım cihazı ile bakıldı. Elde edilen serumlarda trigliserit,kolesterol,LDL, VLDL, UHDL, düzeyleri otoanalizörde analiz edildi.RBC(p? 0.05),HCT(p? 0.05),PLT(p? 0.05),%LY(p? 0.05), değerleri diyabet grubunda düştüğü, Diyabet +Buğday çimi grubunda yükseldiği; WBC(p? 0.05),LYM(p? 0.05),MO(p? 0.05),NEU(p? 0.05),%MO(p? 0.05),%NEU(p? 0.01),düzeylerinin diyabet grubunda yükseldiği Diyabet +Buğday grubunda düştüğü istatistiki olarak belirlendi.Diyabet+buğdayçimi grubunda ise diyabet grubuna göre trigliserit(p? 0.05),VLDL(p? 0.05)düzeylerinin istatistiki olarak önemle azaldığı HDL(p? 0.05) düzeyinin yükseldiği tespit edildi.Serum kolesterol düzeylerinde gruplar arası önem bulunmadı.Sonuç olarak; buğday çiminin STZ ye bağlı diyabette oluşan hematolojik ve bazı serum lipit düzeyindeki bozuklukların düzeltilmesinde etkili olabileceği düşünüldü.Bu değişimlerin açıklanabilmesi için uzun süreli ve moleküler çalışmalar yapılmalıdır.
  • Öğe
    Ratlarda farklı dozlarda Sodyum Florür (Naf)’ ün ve Dimetilbenz(A)Antrasen (DMBA)’ in uzun süreli alımı Eritrosit kırılganlığını ve parametrelerini nasıl etkiler?
    (Pamukkale Üniversitesi, 2017-09-10) Comba, Bahat; Oto, Gökhan; Arıhan, Okan; Comba, Arzu; Uyar, Hasan
    GİRİŞ-AMAÇ: Bu çalışmada sıçanlarda Sodyum Florür (NaF) ve 7,12 dimetilbenz(a) antrasen (DMBA) ‘nin eritrosit kırılganlığına (EK) ve parametrelerine olan etkisinin araştırılması amaçlandı. YÖNTEM: Dokuz grup oluşturuldu ve her grupta 8 hayvan yer aldı. Grup 1: Kontrol. Grup 2: Susam yağı. Grup 3: NaF1 Grup 4: NaF15. Grup 5: NaF30. Grup 6: DMBA. Grup 7: NaF1 + DMBA. Grup 8: NaF15 + DMBA. Grup 9: NaF30 + DMBA. Hayvanların içme suyuna, günde bir kez NaF (ppm) ve haftada bir kez DMBA (10 mg/kg) 12 hafta gavaj ile uygulandı. EK, spektrofotometrik yöntemle çalışıldı. Veriler Anova ve Duncan testi ile değerlendirildi BULGULAR: % 0.4 NaCl konsantrasyonda EK, Grup 4, 5, 6, 8 ve 9’ da kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksekti Grup 5’deki MCV ve MCH, anlamlı olarak en düşüktü ve bu değer DMBA’lı tüm gruplarda (6, 7, 8, 9) diğer gruplara kıyasla belirgin olarak yüksek tespit edildi. RDWC’ de, Grup 5 (p SONUÇ: Sonuç olarak, yüksek dozdaki florür ve DMBA’ya maruz kalma, EK’na, anormal eritrositlere ve anemiye neden olabilir. Bu nedenle, yüksek seviyedeki florür ve DMBA’ya maruz kalan bölgede yaşayan tüm canlıların sağlığını korumak için acil tedbirler alınmalıdır.
  • Öğe
    Retinol, ?-tocopherol and vitamin D3 in White Muscle disease
    (Medycyna Weterynaryjna, 2018-01-26) Mert, Handan; Yıldırım, Serkan; Yörük, İbrahim Hakkı; Irak, Kıvanç; Comba, Bahat; Mert, Nihat; Aysin, Nesrullah; Comba, Arzu
    Vitamins are essential for the health of all living organisms. Vitamins E, A, D and K are known as fat-soluble vitamins, and deprivation of vitamin E causes various disorders, especially in the reproduction and cardiovascular systems and in muscle functions. Vitamin A, on the other hand, has roles in various biological functions – like eyesight – and the growth, reproduction and differentiation of epithelial cells. Vitamin A deficiency leads to the keratinization of the epithelium, and disorders related to the metaplasies of the genital and genitourinary systems. Conversely, vitamin D is defined as a pro-hormone and is responsible for Cahomeostasis, and thus indirectly affects the bone metabolism, bone structure, and cellular and neural functions of Ca. White muscle disease (WMD) can occur in newborn lambs, but is more commonly seen in lambs of up to 3 months of age. In this study, 30 lambs of 3 to 50-days-old from different flocks diagnosed with White Muscle Disease (WMD) were selected as research material, while the control group consisted of 8 healthy lambs. With the aim of clarifying the cause of WMD, serum fat-soluble vitamins, retinol, ?-tocopherol and vitamin D3 levels were determined in 16 lambs. Gluteal and heart musclet issue samples also were taken from 30 lambs with WMD. The vitamin levels of the samples were analysed by HPLC. The levels of serum ?-tocopherol, retinols, and vitamin D3 were foundto be low in the diseased animals, but only retinol (p<0.001) and ?-tocopherol (p<0.0011) level differences were statistically relevant. Macroscopically, Zenker’s necrosis was determined in the heart muscles of 17 lambs, and in the gluteal and chest muscles of 6 lambs. 7 lambs displayed necrosis in both their heart and in gluteal muscles. The samples were analyzed microscopically to reach similar findings: swollen homogeneous pink muscles, pycnotic nuclei, and hyperaemic and haemorrhagic blood vessels in gluteal, chest and heart muscles. Hyaline degeneration and Zenker's necrosis, dystrophic regions in necrotic areas, cc was detected as a severe disease in lambs at an early stage of life with advanced degeneration in different muscle tissues. Deficiency of fat-soluble vitamins was also detected in the sick animals. Control group lambs had higher levels of ? tocopherol and retinol (p<0.001) compared to the sick lambs