Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Özkara, Adem" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 23
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Aile hekimlerinin sanatsal faaliyetleri
    (2015) Özkara, Adem; Seren, Sümer; Ayhan Başer, Duygu; Döner, Pınar; Kahveci, Rabia; Sencan, İrfan; Kasım, İsmail; Tekin, Oğuz
    Amaç: Tıp ve sanat, tarih boyunca iç içe olmuştur. Sanatla ilgilenen hekimlerin diğerlerine göre meslek hayatlarında daha başarılı ve tatminkâr oldukları bilinmektedir. Bu çalışmada aile hekimlerinin sanata olan ilgilerinin; ilgilenilen sanat dallarının hangileri olduğunun ve bunun hekimlik uygulamalarındaki öneminin ortaya konması amaçlanmıştır. Yöntem: Bu kesitsel çalışma, Ocak-Şubat 2012 tarihlerinde, elektronik posta yolu ile aile hekimlerine ulaşılarak yürütülmüştür. Çalışmaya katılan aile hekimlerinin sanatla ilgisini saptamak amacıyla hekimlere sanatla ilgili görüşlerini değerlendiren bir anket uygulandı. Anket çalışmasına 272 (%18) katılımcı yanıt verdi. Bulgular: Çalışmaya katılanların %48,9’unu erkekler, %51,1’ini kadınlar oluşturmaktaydı. %57,3 (n=156) katılımcı sanatla ilgilenmekteydi. Katılımcıların en sık üç ilgi alanı; %26,5 (n=72) fotoğrafçılık, %14,7 (n=40) yazarlık, %14,0 (n=38) boyama olarak bulundu. Katılımcıların yapmak istediği sanatsal faaliyetler; %26,4 (n=72) bir müzik aleti çalmak, %16,2 (n=44) resim yapmak, %7 (n=19) tiyatro-sinema, %6,6 (n=18) yazarlık, %5,9 (n=16) fotoğrafçılık, %3,7 (n=10) ebru sanatı olarak saptandı. Katılımcıların %63,6’sı tıbbın sanatla bir ilişkisi olduğunu düşünmekteydi. “Tıp bir sanattır" düşüncesi ve sanatla ilgilenmek isteyenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı. Sonuç: Çalışmamızda fotoğrafçılık ve yazarlık, en çok ilgilenilen sanat dalı; müzik aleti çalmak ve resim yapmak ise en çok yapılmak istenen sanat dalı olarak bulunmuştur. Hastayı bebeklikten yaşlılığa kadar her evrede takip eden aile hekiminin, hastayla iletişimi bir sanat olarak algılaması çalışmaya katılan hekimlerin ortak görüşüydü. Bu nedenle aile hekimlerinin hastalarını ve kendilerini sanata yönlendirme desteğine ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Aile hekimliği polikliniğine başvuran hastalarda malign melanom risk faktörlerinin değerlendirilmesi ve güneşten korunma hakkındaki tutumları
    (Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 2017) Ağadayı, Ezgi; Demir Alsancak, Aybüke; Üstünol, Duygu; Şencan, İrfan; Küçükceran, Hatice; Kahveci, Rabia; Özkara, Adem
    Amaç: Aile hekimliği polikliniğine başvuran hastaları malign melanom (MM) riski açısından değerlendirmek ve hastaların güneşten korunma hakkındaki tutumlarını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırmamız tanımlayıcı kesitsel bir çalışmadır. Çalışmaya Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği polikliniğine 1 Eylül- 1 Ekim 2016 (1 ay) tarihleri arasında başvuran 18 yaş ve üzeri 241 gönüllü hasta dâhil edildi. Anketimizde hastaların sosyodemografik özellikleri, MM risk faktörleri varlığı, güneşten korunma ile ilgili tutumları değerlendirildi. Bulgular: Hastaların %58,9'u kadın, % 41,1'i erkek idi ve yaş ortalaması 32,1 ± 0,7 yıldır . Hastalar güneşten korunma ile ilgili bilgilerini sıklık sırasına göre internet, televizyon programları ve gazete-dergilerden öğrendiğini belirtti. Katılımcıların günlük yaşamda güneşten koruyucu krem(GKK) kullanım oranı %54,4 iken, her gün düzenli olarak kullananlar %16,2 idi. Üniversite mezunu olanlarda , kadınlarda ve bu konuda dermatolog tarafından bilgilendirilenlerde GKK kullanımı anlamlı derecede daha yüksekti (sırasıyla p=0,043; p<0.001 ve p<0,001). MM risk faktörleri varlığına göre, katılımcıların %17,8'inin 0; %33,6'sının 1; %31,1'inin 2; %12,9'unun 3; %4,6'sının ise 4 tane risk faktörü vardı. Risk faktörlerini taşıma durumları ile günlük hayatta GKK kullanımları arasında anlamlı fark saptanmazken (p=0,339), tatilde GKK kullanımları arasında anlamlı fark saptanmıştır (p=0,025). Sonuç: Düzenli GKK kullanımının oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Aile hekimleri MM'nin önlenebilen tek risk faktörü olan güneşten korunmayla ilgili hastaların bilinçlendirilmesi konusunda aktif olarak rol almalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ankara devlet huzurevlerinde diabetes mellitus prevalansı: orjinal araştırma
    (İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2016) Dursun, Ümit Deniz; Kasım, İsmail; Sümer, Seren; Aksoy, Hilal; Kahveci, Rabia; Koç, Esra Meltem; Gücük, Sebahat; Şencan, İrfan; Özkara, Adem
    Amaç: Diabetes mellitus prevalansı 65 yaş üstü geriyatrik popülasyonda en fazladır. Huzurevlerinde yaşayanlar sıklıkla yaşlı kişilerdir, düşük fonksiyonel kapasite, yüksek kronik hastalık prevalansı, komplikasyon oranına sahiptirler. Çalışmamızın amacı, Ankara'nın tüm devlet huzurevlerinde, yaşlılarda diyabetes mellitus prevalansını ve risk durumlarını belirlemektir.Yöntem: Ankara devlet huzurevlerinde yaşayan kişilerin tümü çalışmamıza dahil edildi. Katılımcılara sosyodemografik özellikleri, kronik hastalıkları, kullandığı ilaçları öğrenmeye yönelik 21 sorudan oluşan anket uygulandı. DM tanısı almamış olan katılımcılara ayrıca Diyabet Risk Anketi (FINDRISC) uygulandı. Açlık plazma glikozu ölçüldü. Açlık plazma glikozu 126 mg/dl ve üstü olanlar diyabet kabul edildi. Bozulmuş açlık glikozu olanlara 75 g oral glikoz tolerans testi uygulandı. Veriler SPSS (Statistical Program for Social Sciences) sürüm 15.0 istatistik programı kullanılarak %95 güven aralığında, analiz edildi. Çalışmada yer alan değişkenlerin değerlendirilmesinde Shapiro-Wilks testi, ortanca, çeyreklikler arası genişlik-(ÇAG), Mann-Whitney U testi ve Spearman Rho korelasyon katsayısı kullanıldı.Bulgular: Sekiz yüz elli iki kişi ile çalışma yapıldı. Çalışmada diyabet prevalansı %25,5 olarak bulundu. Katılımcıların %12,8'inde bozulmuş açlık glikozu, %1,6'sında bozulmuş glikoz toleransı bulundu. HbA1c değeri elde edilen 62 bireyin HbA1c ortancası 7,0 (ÇAG=2,1) olarak tespit edildi. Risk anketi uygulanan bireylerden elde edilen risk skorları gruplandığında; 31 (%6,3) bireyin riskinin düşük, 241 (%49,7) bireyin riskinin hafif, 125 (%25,8) bireyin riskinin orta olduğu belirlendi. Diyabet gelişme riski yüksek olan 78 (%16,1), diyabet gelişme riski çok yüksek olan 10 (%2,1) birey tespit edildi. Sonuç: Diyabet prevalansı yaşla artmaktadır, bu yüzden bu konuya gerekli önem verilmeli ve önlemler alınmalıdır. Huzurevi gibi yaşlıların toplu olarak yaşadığı yerlerde çalışan kişilerin ise yaşlıların sağlık kontrollerini düzenli yaptırmaları, sağlık çalışanlarının ise yaşlı nüfusu değerlendirirken risk faktörlerini göz önünde bulundurarak takip ve tedavilerini yapmaları gerekmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Birinci basamakta göz hastalarına yaklaşım ile ilgili aile hekimliği asistanlarının yeterliliklerinin değerlendirilmesi
    (2015) Biten, Hilal; Koç, Esra Meltem; Özçelik Çalışkan, Dilek; Kahveci, Rabia; Kasım, İsmail; Şencan, İrfan; Özkara, Adem
    Amaç: Çalışmanın amacı Ankara'daki aile hekimi asistanlarının göz hastalıkları ile ilgili düşüncelerini, bilgi düzeylerini ve eğitim ihtiyaçlarını belirlemektir. Ayrıca bu çalışma ile bu konuda farkındalık yaratmayı ve göz hastalarına verilecek standart bakımın geliştirilmesine yönelik yapılacak çalışmalara yol göstermeyi amaçladık.Yöntemler: 01/04/2015-01/05/2015 tarihleri arasında Ankara'daki eğitim ve araştırma/üniversite hastanelerinde çalışan aile hekimliği asistanlarına araştırmacılara tarafından geliştirilen bir anket uyguladık. Araştırmaya katılması için 200 aile hekimliği asistanına ulaştık ancak katılımcıların 196'sı anketi tamamladı. Veri analizleri Windows uygulaması için SPSS 21.0 paket programı ile yapıldı.Bulgular: Asistanların sadece %12,8'i tıp fakültesinde verilen göz hastalıkları eğitiminin yeterli olduğunu düşünüyor, fakat %54,1'i katılmıyor ve %33,2'si kısmen katılıyor. Tıp fakültesi süresince verilen eğitimi yeterli görmemelerinin en sık nedeni pratik uygulama yapma imkânının sağlanmamasıdır. Aile hekimliği asistanlarının %9,5'i aile hekimliği uzmanlık eğitimi süresince verilen göz hastalıkları eğitimini yeterli olduğuna katılıyor, fakat %67,5'i katılmıyor ve %20,5'i kısmen katılıyor. Asistanlar aile hekimliği eğitiminde verilen göz hastalıkları eğitimini yetersiz olduğunu düşünüyor çünkü eğitim programında göz hastalıkları rotasyonu isteğe bağlıdır.Sonuç: Aile hekimliği uzmanlık eğitim müfredatı birinci basamak sağlık hizmetleri için gerekli pratik ve teorik eğitimleri içermektedir. Bu kapsamda mecburi ve elektif klinik rotasyonlar uzmanlık eğitiminin önemli bir parçasıdır. Katılımcıların sadece %9,5'i uzmanlık eğitimi süresince verilen göz hastalıkları eğitiminin yeterli olduğunu düşünmektedir. Çalışma sonuçlarının bu konuda farkındalık yaratacağı ve birinci basamakta göz hastalarına yaklaşımın geliştirilmesine yönelik yapılacak yeni çalışmalara yardımcı olacağı düşünülmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çorum Bölgesinde Yaşayan İnflamatuar Romatizmal Hastalıkları Olan Kişilerde Tanı ve Tedavi Gecikmesinin Değerlendirilmesi
    (2019) Öztekin, Coşkun; Doğan, İsmail; Özkara, Adem; Özbolat, Fulya; Yılmazel, Gülay
    Amaç: Bu çalışma ile Çorum bölgesinde yaşayan inflamatuar romatizmal hastalıkları olan kişilerde tanı ve tedavi gecikmesinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı özellikteki bu çalışma Eylül-Kasım 2018 tarihleri arasında Çorum ilinde yapıldı. Araştırmaya 119 hasta dahil edildi. Araştırmada verilerin analizi SPSS 22.0 paket programı ile gerçekleştirildi. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik, ortalama, Ki-kare (Chi-square) testi kullanıldı. Değerlendirmelerde p<0.05 değeri anlamlı kabul edildi. Bulgular: Araştırma grubunun yaş ortalaması 46,00±14,00 yıl olup katılımcıların %63,0’ü kadın ve %86,7’si lise ve daha az eğitime sahipti. Katılımcıların üçte birinden fazlası romatoid artrit tanısı almıştı. Herhangi bir inflamatuar romatizmal hastalık tanısını ilk olarak romatolog tarafından alan bireylerin oranı %50,4 iken aile hekimleri tarafından ilk tanıyı alanların oranı %2,5’dir. Katılımcıların %49,6’sında tanıda gecikme olduğu belirlendi. Katılımcılar tarafından tedaviye başlamada gecikmenin en önemli nedeni olarak %63,6 ile doktor gösterildi. Katılımcıların sosyodemografik özelliklerinin tedaviye başlamada gecikmenin üzerinde etkisinin olmadığı belirlendi (p<0.05). Sonuç: Çalışmamızda inflamatuar hastalıklarda tanı gecikmesinin sosyo-demografik özelliklerden etkilenmeksizin yüksek olduğu saptanmıştır. Geriatrik dönem nüfusunun giderek arttığı ülkemizde mezuniyet öncesi ve sonrası romatolojik hastalıkla ilgili eğitim programlarının artırılması, hastaların tanı, tedavileri ve komplikasyonlardan korunmaları kapsamında faydalar sağlayabilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Does activity held on World Asthma Day have an impact on the asthma knowledge and awareness of family physicians?
    (2018) Özmen, Serap; Bostancı, İlknur; Ertuğrul, Ayşegül; Emeksiz, Zeynep Şengül; Özdilekcan, Çiğdem; Altıyaprak, Semra; Özkara, Adem
    OBJECTIVE: Annually, certain activities are performed on World Asthma Day (WAD) for the awareness of both patients and physicians about asthma. The study aimed to observe the effects of asthma education on the skills and knowledge of family physicians on WAD, which basically includes updated information of the international asthma guideline. MATERIALS AND METHODS: Our quasi?experimental study was started on May 3, 2016, WAD. Education was provided by the Global Initiative for Asthma, 2016. A questionnaire including 25 questions was applied for family physicians before and 6 months after the education. RESULTS: In the investigation of 32 family physicians, 62.5% were women, with 32.6 ± 26.0 months in family physician practice. 59.4% of the family physicians had received education about asthma in their postgraduate period. Twenty?five percent of the participants were using asthma guidelines in their daily practice. In pre? and posteducation, the percentage of accuracy in the tests was 58.4%–77.6% among specialists and 62.3%–75.9% among trainees of family physicians. The percentage levels of accuracy developed in the questions of focusing asthma treatment and correct inhaler medication use after the education program were 62.5%–93.8% (P = 0.002) and 56.2%–90.6% (P = 0.007), respectively. CONCLUSIONS: Our study revealed that family physicians did not have a tendency to use guidelines for asthma diagnosis and treatment. With the aid of the education program, their attitude changed positively. We believe that family asthma physicians should also be trained in “WAD” activities.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Dünyada hospitalist model uygulamaları ve bu modelin Türkiye’ye olası katkıları
    (Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2014) Başer Ayhan, Duygu; Kahveci, Rabia; Döner, Pınar; Özkara, Adem
    Hospitalistler, birincil hedefleri, “yatan hastaların genel tıbbi bakımı” olan hekimlerdir. Hospitalist model, dünyadaki yatarak hasta bakımının manzarasını hızla değiştirmektedir. Hospitalist hekimlerin çoğu sertifikalı dahiliye uzmanları iken hospitalistlerin bazıları ise aile hekimleridir. Ancak Türkiye’de aile hekimleri için tanımlanmış bir kavram bulunmamaktadır. Amacımız; dünyadaki hospitalist kavramını ve aile hekimleri için yarattığı fırsatları gözden geçirmek ve Türkiye’deki uygulanabilirliğini tartışmaktır. Hospitalist model, birçok potansiyel avantaj sunmaktadır. Henüz Türkiye’de böyle bir uzmanlık alanı bulunmamaktadır. Peki, böyle bir uzmanlık alanı Türkiye için gerekli midir? Aile hekimlerinin, yatan hasta takibinde aktif rol alması, sağlık hizmetlerinin koordinasyonunun geliştirilmesinde gözle görülür bir fayda sağlayabilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Effects of parental attitudes on the use of addictive substances in high school students
    (Medknow Publications, 2017) Öztekin, Coşkun; Şengezer, Tijen; Özkara, Adem
    Background: Substance abuse is a major public health problem including social and economic aspects. Although multidimensional data about substance abuse are limited in our country, the fact that Turkey is located at the crossroads of Europe and Asia with a young population creating a promising market brings out the necessity of maintaining high awareness on substance abuse. Smoking, alcohol, and substance use are important health problems of adolescence period and families play a major role on adaptation to the changes in growth and development period. The research on substance abuse and dependence emphasizes on protective or risk-enhancing effects of family. Aims: The aim of this study was to provide evidence on the interventions that could be implemented about substance use by evaluating the relationship between parental attitude and attitudes of high school students toward substance use. Study Design: This was a survey study. Materials and Methods: The study included randomly selected high school students who were willing to participate in the study from Ankara province. The students were applied the sociodemographic information questionnaire especially prepared for this research, the Addictive Substances Attitudes Scale for high school students, and the Parental Attitudes Scale. Results: In the study, data of 707 students, 311 boys and 396 girls, with a mean age of 16.1 years were evaluated. According to the obtained findings, the rate of students with a negative attitude toward addictive substances increases as parental attitude changes from authoritative attitude to democratic attitude. Conclusion: The present study demonstrated that parental attitudes are related with the attitudes of high school students toward addictive substances. Students mostly adopted a negative attitude toward substance use in case of democratic parental attitude. Therefore, to protect children from substance abuse, parents should be advised to adopt a democratic attitude characterized with sincere love and constructive control. © 2017 Nigerian Journal of Clinical Practice | Published by Wolters Kluwer - Medknow.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Etkin sağlık sistemleri için güçlü birinci basamak
    (Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2015) Ayhan Başer, Duygu; Kahveci, Rabia; Koç, Esra Meltem; Kasım, İsmail; Şencan, İrfan; Özkara, Adem
    Günümüzde sağlık hizmetleri; birinci basamak, ikinci basamak ve üçüncü basamak biçiminde örgütlenmiştir. Birinci basamak sağlık hizmetleri; sağlık hizmetleri örgütlenmesinde, merkezi konumda bulunmaktadır. Uluslararası araştırmalar; iyi eğitilmiş aile hekimlerinin çalıştığı etkili birinci basamak temelinde örgütlenmiş sağlık sistemlerinin, birinci basamağın geliştirilmesi pasif olanlardan hem ekonomik hem de klinik başarı olarak daha etkin sağlık bakımı sağladığını göstermektedir. Birinci basamak sağlık hizmetleri, içinde birçok yapısal elemanı barındıran çok boyutlu bir sistemdir. Birinci basamak alt yapısının güçlü oluşturulduğu, insan gücünün ve diğer kaynakların tüm toplumda dengeli dağılımının yapıldığı sağlık sistemine sahip ülkelerde toplum sağlık sorunları daha çabuk ve kolay çözümlenmekte, böylece sağlık eşitsizlikleri engellenmiş olmaktadır. Birinci basamağı güçlü olan ülkelerde ikinci ve üçüncü basamağa sevk oranları düşmekte ve aile hekimleri, hastalarının çoğunun sağlık ihtiyaçlarına tatminkâr cevap verebilmektedir. Ayrıca, sağlık giderlerinin gayri safi milli hâsıladaki payının daha düşük olduğu ülkeler, sağlık hizmet sunumunda daha maliyet etkindirler. Ülkemizin de içinde bulunduğu çoğunluğu Avrupa birliğinden olan 31 ülkede devam eden ve 2013'de sonuçlanması planlanan "Avrupa'da Birinci Basamağın Kalite ve Maliyeti" (QUALICOPC) isimli çalışmada ülkelerin birinci basamak sağlık sistemlerinin performansı kalite, eşitlik ve maliyet açısından değerlendirilmektedir. Bu çalışma sonucunda güçlü birinci basamağın gerekleri ve sağlık sistemleri performansına katkısıyla ilgili sorulara cevap beklenmektedir. Bugün Türkiye'de birinci basamak sağlık hizmetlerinde kökten bir değişim süreci yürütülmektedir. Aile hekimliği uygulaması, hem sağlık çalışanları, hem de vatandaşlar açısından alışılması ve düzenlenmesi vakit alacak uzun bir süreçtir. Genel sağlık sistemimizle birlikte aile hekimliğinin aksayan yönlerinin sürekli revize edilerek hızla gelişmesi ve ülkemizin dünyada örnek gösterilen ülkeler arasına girmesi en içten dileğimizdir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Evaluation of dietary habits during pregnancy
    (Turkish Society of Obstetrics and Gynecology, 2015) Şenol Eren, Nihal; Şencan, İrfan; Aksoy, Hilal; Koç, Esra Meltem; Kasım, İsmail; Kahveci, Rabia; Samur, Gülhan; Özkara, Adem
    Objective: Pregnancy is a special period of increased nutritional needs during which conscious nutritional support is required. Insufficient and imbalancednutrition in this period of life causes serious conditions that affect both child and mother. This study aimed to evaluate the relationship between pregnancyand nutrition/nutritional habits during pregnancy.Materials and Methods: In this descriptive study, a questionnaire was conducted on a voluntary basis to pregnant women who were admitted to thePregnancy Outpatient Clinic of Obstetrics and Gynecology Department at Ankara Numune Training and Research Hospital. Questions about generalinformation, pregnancy-related information, thoughts and knowledge about breastfeeding, nutritional habits, and meal frequency were asked to pregnantwomen. Three hundred fourteen questionnaires were assessed in the study. SPSS for Windows Version 16.0 and MS-Excel 2007 were used for statisticalevaluations. P<0.05 was accepted as statistical significance.Results: There was a statistically significant relationship between pre-pregnancy body mass index (BMI) and number of pregnancies; level of educationand income levels; number of children and history of caesarian section as an additional problem within previous pregnancies. The change of nutritionalhabits during pregnancy was examined; we found that consumption of fruits (51%) and vegetables (40.8%) increased the most, while intake of tea (26.1%)and redmeat (21%) mainly decreased during pregnancy. It was found that during pregnancy 20.4% of pregnant women had never consumed fish, 13.1%abstained from red meat, and 12.4% excluded white meat from their diet.Conclusions: We believe that this study will help to raise awareness about adequate and balanced nutrition during pregnancy and to define specialnutritional recommendations. © 2015, Turkish Society of Obstetrics and Gynecology. All rights reserved.
  • [ X ]
    Öğe
    Evaluation of prehypertension and masked hypertension rate among clinically normotensive patients
    (Taylor and Francis Ltd, 2016) Ünsal, Selim; Özkara, Adem; Albayrak, Turgay; Öztürk, Yasin; Beysel, Selvihan; Küçükler, Ferit Kerim
    Background: The present cross-sectional study was aimed to identify pre-hypertension and masked hypertension rate in clinically normotensive adults in relation to socio-demographic, clinical and laboratory parameters. Methods: A total of 161 clinically normotensive adults with office blood pressure (OBP) <140/90 mmHg without medication were included in this single-center cross-sectional study. OBP, home BP (HBP) recordings and ambulatory BP monitoring (ABPM) were used to identify rates of true normotensives, true pre-hypertensives and masked hypertensives. Data on sociodemographic and clinical characteristics were collected in each subject and evaluated with respect to true normotensive vs. pre-hypertensive patients with masked hypertension or true pre-hypertensive. Target organ damage (TOD) was evaluated in masked hypertensives based on laboratory investigation. Results: Masked hypertension was identified in 8.7% of clinically normotensives. Alcohol consumption was significantly more common in masked hypertension than in true pre-hypertension (28.6 vs. 0.0%, p = 0.020) with risk ratio of 2.7 (95% CI 1.7-4.4). Patients with true pre-hypertension and masked hypertension had significantly higher values for body mass index, waist circumference, systolic and diastolic OBP and HBP (p < 0.05 for each) compared to true normotensive subjects. ABPM revealed significantly higher values for day-time and night-time systolic and diastolic BP (p = 0.002 for night-time diastolic BP, p < 0.001 for others) in masked hypertension than true pre-hypertension. Conclusions: Given that the associations of pre-hypertension with TOD might be attributable to the high prevalence of insidious presentation of masked hypertension among pre-hypertensive individuals, ABPM seems helpful in early identification and management of masked hypertension in the pre-hypertensive population. © 2016 Taylor & Francis Group, LLC.
  • [ X ]
    Öğe
    Exploring guideline adaptation strategy for Turkey: Is “ADAPTE” feasible or does it need adaptation as well?
    (Blackwell Publishing Ltd, 2018) Ayhan Başer, Duygu; Kahveci, Rabia; Baydar Artantaş, Aylin; Yaşar, İlknur; Aksoy, Hilal; Koç, Esra Meltem; Kasım, İsmail; Kunnamo, Ilkka; Özkara, Adem
    Rationale, aims, objectives: Clinical Practice Guidelines are mostly developed by 3 methods; namely, de novo, adoption, and adaptation. Nonpublished studies and authors experience shows that most guidelines in Turkey are either by adoption or by adaptation. There is no available local tool for adaptation, so the process is not standardized and most of the time not explicitly defined. The objective of this study is to search for international guideline adaptation tools and test their feasibility in Turkish context, to serve a final goal of developing a unique local strategic tool for guideline adaptation. Methods: The methodological design of this study includes selection of an international tool for Clinical Practice Guideline adaptation, piloting this tool with selected Turkish guidelines, identifying the feasibility of this tool and exploring the needs for adaptation of the tool, drawing recommendations for adaptation of the strategies, and validation of the process by local experts. Results: The study from planning phase to finalizing the guidance, including pilot studies and panel but excluding translation of ADAPTE, lasted 18 months. Nine researchers were involved in the adaptation process and 15 more experts were involved in the validation panel. Following the suggestions of the research team on modifications and validation through the expert panel; 2 steps of the ADAPTE toolkit were rejected, 2 steps were accepted by modification, 7 steps were accepted by additional recommendations. In addition, 2 tools were suggested to be added to the toolkit. Conclusion: This is the first study on adaptation of guidelines in Turkey. Pilot adaptation of 2 guidelines with ADAPTE revealed that ADAPTE is a useful and feasible tool in Turkish setting, but might require certain changes in recommendations and revision of tools. © 2017 John Wiley & Sons, Ltd.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Factors affecting daily instrumental activities of the elderly
    (TÜBİTAK, 2015) Şahin, Ayfer; Tekin, Oğuz; Cebeci, Sevsen; Işık, Bünyamin; Özkara, Adem; Kahveci, Rabia; Canbal, Metin; Kunt, Şeyda; Şencan, İrfan
    Background/aim: In order to determine elderly people’s capabilities in daily activities, we evaluated the factors that may affect their daily instrumental activities. Materials and methods: We performed an observational, analytical, and cross-sectional study on 101 patients above 60 years of age in 2008 and 2009. We applied the Lawton Instrumental Activity of Daily Living (IADL) scale, the Standardized Mini-Mental State Examination (SMMSE), and the Geriatric Depression Scale (GDS) during one-on-one interviews with the patients. Demographic data and disability levels were also recorded. These data were used to evaluate the possible effects of factors on the IADL scale. Results: Statistical analyses indicated that total scores of instrumental activities are affected negatively by increased age, female sex, and literacy (P < 0.001, P = 0.005, and P = 0.021), whereas scores are affected positively by educational level (P = 0.047). Conclusion: Our findings suggest that increased age, sex, literacy, and education levels influence elderly people’s daily instrumental activities. Daily functional activities and factors influencing these activities should be determined in order to increase elderly people’s quality of life and independence. It is important to evaluate elderly people’s capabilities in daily activities. © TÜBİTAK.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hastalarda hekim algısına yönelik bir ölçek geliştirme çalışması: hekim ilişkili sağlık hizmeti algılama
    (Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 2016) Heybet, Meryem; Tekin, Oğuz; Kahveci, Rabia; Heybet, Eyup Ruşen; Yarloğlueş, Gülsüm; Şencan, İrfan; Kasım, İsmail; Özkara, Adem
    Amaç: Hastalarda hekim ilişkili sağlık hizmet sunumunun nasıl algılandığını ölçebilecek güvenilirlik ve geçerliliği yapılmış bir anket formu (ölçek) elde etmeyi amaçladık. Yöntem: Tasarladığımız anket formu, içerik ve kapsam geçerliliği yönünden (Soruların faktörle uyumu,faktörlerin uygunluğu ve yeterliliği), konu ile ilgili 3 uzman doktor tarafından değerlendirildi. Değerlendirme sonucunda 8 faktör altında 77 tutum cümlesinden oluşan bir anket (pilot test) hazırlandı. Bu cümlelere verilecek cevaplar için 5'li Likert tipi ölçek ile ölçüm planladık. Rastgele seçtiğimiz çalışmaya katılmayı kabul eden 18 yaş üzeri 93 hastaya anketimizi değerlendirmede; Güvenilirlik (Reliability), Faktör analizi (Quartimax yöntemi) ve toplam varyans analizi (Total Variance Explained) kullandık. Bulgular: Anketin genel Cronbach's Alfa değerinin 0.891 (Düzeltilmiş 0.894) olduğunu tespit ettik. Faktör analizi (Quartimax yöntemi) sonucunda 34 tutum cümlesini 6 faktör altında topladık. Faktörlerin son şekline: Hekimler hakkında bilgi, Hastane kurallarına uyma, Güven, Saygınlık, İletişim, Hekime karşı şiddete ilişkin düşünceler olarak adlandırdık. Yaptığımız Total Variance Explained Analizi sonucunda, ölçeğin hastalardaki sağlık hizmeti algısını %58.8 oranında ölçebilir olduğunu gördük. Sonuç: Toplumda giderek önemi artan bir sorunu analiz etmeye yönelik geliştirmeyi amaçladığımız anketimiz, geçerlilik ve güvenilirlik analizi yapılmış bilimsel bir ölçek haline gelmiştir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Is thyroid function associated with masked hypertension?
    (Turkish Society of Cardiology, 2016) Ateş, İhsan; Altay, Mustafa; Kaplan, Mustafa; Arıkan, Mehmet Fettah; Özkayar, Nihal; Alagüney, Mehmet Erdem; Dede, Fatih; Özkara, Adem
    Masked hypertension (MHT) was first defined by Pickering in 1992, and its importance is progressively increasing (1). MHT is a condition wherein blood pressure measured according to hypertension guidelines in office is normal, whereas the mean 24-h ambulatory blood pressure measurement or blood pressure measurement out of office is high (2). Studies relating to the etiology of MHT is limited, and possible etiological factors include work stress, smoking, alcohol use, male sex, and excessive physical activity (3, 4). The association between MHT and thyroid hormone, which has major effects on the cardiovascular system, is not known. This study aims to investigate the association between thyroid hormone and blood pressure in newly diagnosed MHT patients
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Komplikasyondan tanıya: Vena kava superior sendromundan Behçet hastalığına
    (2015) Albayrak, Turgay; Günay, Emrah; Ünsal, Selim; Şencan, İrfan; Kasım, İsmail; Kahveci, Rabia; Özkara, Adem
    Vena kava superior sendromunun (VKSS) belirti ve bulgularını damar tıkanıklığının seviyesi, şiddeti, süresi ile kollateral gelişimi belirlemektedir. Ayrıca hastalığın altında yatan nedene göre de belirti ve bulgulara rastlanabilir. Behçet Hastalığı damar tutulumuna bağlı olarak VKSS'una neden olabilmektedir. Türkiye, Behçet Hastalığının görülme sıklığı yüksek olan ülkelerden biridir. Bu olguda boyunda şişlik, nefes darlığı ve baş dönmesi ile başvuran hastada, Behçet Hastalığının neden olduğu VKSS anlatılmıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    Physicians' attitudes toward home healthcare services in Turkey: A qualitative study
    (Taylor and Francis Ltd, 2015) Aksoy, Hilal; Kahveci, Rabia; Döner, Pınar; Aksoy, İhsan; Ayhan, Duygu; Koç, Esra Meltem; Şencan, İrfan; Kasım, İsmail; Özkara, Adem
    Background: Because of the growth of the older population and the prevalence of chronic diseases, home care services (HCS) have become an important aspect of healthcare worldwide. However, various difficulties and deficiencies are present in the provision of these recently implemented services in Turkey. Modifications to home healthcare services are in progress. Objective: Physicians have an active role in home healthcare services. The present study was performed to examine physicians' attitudes toward this service in detail. Methods: Twenty-six physicians who provide home healthcare services in the city of Ankara were included in the study. We conducted in-depth, semi-structured, face-to-face interviews. The interviews were audio-recorded, transcribed, and qualitatively analysed. Results: Most physicians thought that home care could be provided to patients who are bedridden, are very old, have a chronic disease, have problems leaving the house, or do not have family support. They also expressed displeasure about the abuse of services and discordance of organization between hospitals and primary care centres. They noted that real circumstances in practice were not compatible with regulations and that cooperation and coordination between departments are necessary and important. Conclusion: The current study underlines physicians' interest in and support of the home care system, which has various drawbacks and limitations. Legislation needs to be further changed to improve the quality of service and eliminate deficiencies in home healthcare. © 2015 Taylor & Francis.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Relationship between socioeconomic level, and the prevalence of masked hypertension and asymptomatic organ damage
    (International Scientific Information, Inc., 2015) Ateş, İhsan; Altay, Mustafa; Kaplan, Mustafa; Özkayar, Nihal; Toprak, Güvenç; Alagüney, M. Erdem; Özkara, Adem
    Background: This study aimed to determine the prevalence of masked hypertension (MHT) and its association with asymptomatic organ damage (AOD) in a low socioeconomic district of Ankara, Turkey. Material/Methods: We retrospectively reviewed data obtained from the medical records of 712 patients with no known diagnosis of hypertension who presented to a polyclinic due to symptoms related to elevated blood pressure (BP) and were screened for MHT. Essential hypertension (EHT) existed in 86 patients screened for AOD. The presence of AOD in patients diagnosed with MHT and EHT was recorded. Results: Among the 712 patients, 206 were diagnosed with EHT. Among the remaining 506 patients, 73 were diagnosed with MHT. The patients with MHT had significantly higher left ventricular mass index, carotid intima-media thickness, and 24-h urinary microalbuminuria level (all indicators of AOD) than those with EHT. Conclusions: A significantly higher percentage of patients with MHT had AOD, as compared to those with EHT, in a low socioeconomic district of Ankara. Based on this finding, patients who present with hypertensive symptoms but have a normal BP should be advised to measure their BP at home. © Med Sci Monit, 2015.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Supervarfarinin cilt emilimi sonucu ortaya çıkan INR yüksekliği ve vitamin K eksikliği: Olgu sunumu
    (Logos Medical Publishing, 2015) Bahadır, Adem; Akça, Ömer; Bülbül, İskender; Kahveci, Rabia; Özkara, Adem
    Supervarfarin günümüzde tarımsal ilaçlamalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle fare zehirlerinde yüksek miktarlarda bulunmakta olup, koruyucu önlemler alınmazsa zehirlenmelerle karşılaşılabilmektedir. Literatürde superwarfarinin özkıyım amaçlı oral alımıyla ilgili birçok zehirlenme ve kanama olgusu bildirilmiştir. Supervarfarinin, olgumuzda olduğu gibi cilt emilimiyle entoksikasyonuna dair olgularsa enderdir. Ayrıca, yetişkinlerde K vitamini eksikliğine de pratikte pek sık rastlanmamaktadır. Bu olguda ender bir zehirlenme yolu olan cilt emilimi ile superwarfarin entoksikasyonu sonrası saptanan INR yüksekliği ve K vitamini eksikliğinden söz edilecektir.
  • [ X ]
    Öğe
    Syrian refugees in Turkey: Numbers and emotions
    (Lancet Publishing Group, 2013) Döner, Pınar; Özkara, Adem; Kahveci, Rabia
    2 years have passed since the confl ict in Syria began; it has cost thousands of lives, and injured and displaced many. This confl ict has caused almost half a million Syrians to fl ee, seeking safety in Turkey...
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

| Hitit Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Çorum, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim